Erzincan’da bulunan birçok tarihi ve kültürel miras, şehrin turizm potansiyeli açısından büyük bir önem taşımaktadır. Anadolu şehirlerinde medeniyet kuran Selçuklu İmparatorluğu adına Anadolu’da hüküm süren Sultan Melik, 1071 ile 1080 yılları arasında Kemah ile birlikte Erzincan, Divriği ve Şarki Karahisar bölgelerini egemenliği altına almıştır. Özellikle bölgede kurulan Mengücek Beyliği’nin hükümranlığı 1228 yılına kadar sürmüştür. Sultan Melik Türbesi, Mengücek Beyliği dönemine aittir. Anadolu’da çok önemli izler bırakan bu beylikler bölgede eser olarak birçok miras bırakmıştır. Hüküm sürdükleri dönemde halkla oldukça sağlam ilişkiler kuran bu yöneticiler aynı zamanda o çağın ilim sahibi kişilikleri olarak da bilinmektedir. Sultan Melik Türbesi Kemah’ın kuzeybatısındaki kayalık doğal bir platform üzerinde yapılmıştır. Türbe yapısal olarak tuğla duvarlı, sekiz köşeli bir binadır. Yapının alt tarafında bulunan mezar bölümünün tam ortasında üst katı taşıyan sekizgen bir sütun bulunur.
Sultan Melik Türbesi’nin orta bölüm direği, tavan silmeleri ve tavanı tuğla örgü düzenindedir. Türbe günümüze kadar inşa malzemesi ve mezarların orijinal şekli ile gelmiş gibi gözükmektedir. Sultan Melik Türbesi’nin kapısının giriş bölümünde bulunan kitabede Kur’an’dan bir ayet yazılıdır. Erzincan ve yörede Sultan Melek adı ile bilinen türbede beş adet mezar bulunmaktadır. Türbenin hemen yan tarafında bulunan Melik Gazi Zaviyesi dikdörtgen planlı bir yapı olarak göze çarpar. Bina iki ayrı bölmeden oluşmaktadır. Bunlar tuğladan küre biçiminde kubbelere sahiptir ve penceresizdir. Biri küçük, ikisi büyükçe üç mezar sol bölme içerisinde yer almaktadır. Anadolu kültüründe önemli bir yer tutan Türbeler farklı farklı mimari yapılara sahip yörenin en önemli yapılarındandır. Sultan Melik Türbesi bunlar içinde ilgi çeken mimari yapısı ve orijinaline sadık görünümüyle en değerlilerinden bir tanesidir.