Tokat, tarihçesi M.Ö. 4000’lere kadar uzanan bir kent. Bu sayede de günümüzde son derece zengin bir tarihi mirasa ev sahipliği yapıyor. Kent sınırları içinde bulunan en görkemli tarihi yapılardan biri de Tokat Kalesi. Kalenin, bölgede Roma İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü dönemde güzergahın güvenliğini sağlamak amacıyla inşa edildiği ve yaklaşık beş asır boyunca Bizans İmparatorluğu’nun egemenliği altında kaldığı biliniyor. 1074 yılında Danişmend Melik Gazi, Tokat Kalesi’ni fethetmiş. İlerleyen süreçte de kale; sırasıyla Danişmend, Selçuklu, İlhanlı, Eretna, Kadı Burhanettin ve Osmanlı devletlerinin hakimiyetine girmiş.
Sarp ve dik kayalıkların üzerine inşa edilmiş olan Tokat Kalesi’nin bulunduğu nokta, doğal bir hisar oluşturuyor. Henüz bu konu hakkında kesin bir bilgiye ulaşılmış olmasa da, Tokat Kalesi’nde Kont Drakula olarak da bildiğimiz Eflak Voyvodası ve Romanya Prensi 3. Vlad Dracul’un bir süreliğine esir tutulduğu düşünülüyor. 15. yüzyılda gerçekleştiği iddia edilen bu mahkumiyet yaklaşık dört yıl sürmüş. Üstelik, Tokat Kalesi’nde tutsak olan tek tanıdık isim Vlad Dracul, nam-ı diğer Kazıklı Voyvoda da değil. Bizans İmparatoru A. Diogenis başta olmak üzere, kalenin zindanlarında birçok önemli kişinin bir dönem yattığı biliniyor. Osmanlı Dönemi’nde Tokat Kalesi’nin zindanı Çardak-ı Bedevi olarak adlandırılıyormuş. Bu zindana 362 basamaklı bir merdiven aracılığıyla inilebiliyor, ancak günümüzde merdiven kullanıma kapalı.
Güneybatı tarafında antik dönemlerden kalma bir kaya mezarı da bulunan Tokat Kalesi, 2024 yılında turizme kazandırılması amacıyla hâlen ziyarete kapalı. Kapsamlı bir restorasyon çalışmasından geçirilen kalenin, özellikle zindan geçmişi sebebiyle turistik açıdan yoğun ilgi görmesi hedefleniyor. Sizin bu yazıyı okuduğunuz döneme bağlı olarak, Tokat Kalesi çoktan ziyaretçilerini ağırlamaya başlamış olabilir.