Tokat’ın Niksar ilçesinde bulunan ve tarihçesi M.Ö 3000’li yıllara kadar uzanan Niksar Kalesi, ilçenin ev sahipliği yaptığı en görkemli tarihi yapılardan biri. İlk olarak Pers kökenli Pontus Krallığı’nın hükümdarlığı sırasında inşa edilmiş olan yapı, bu dönemde Kaberia olarak adlandırılıyormuş. Bölge, Roma İmparatorluğu’nun hakimiyeti altına girince, kaleye de yeni yapılar inşa edilmiş. Bu sayede de günümüzdeki haline ulaşmış. İlk inşa edildiği dönemde, kalenin akropol alanının sınırlarını oluşturan sur duvarları üç ayrı hat halinde inşa edilmiş. Bu tasarım da Roma İmparatorluğu’nun tipik savunma planının bir örneğini oluşturuyor.
Hem 7. hem de 9. yüzyılarda güneyden gelen akın ve saldırı tehditlerine karşı güçlendirme çalışmaları yapılan Niksar Kalesi, 11. yüzyılda Türklerin hakimiyeti altına girmiş. Anadolu’da Türk egemenliğinin kurulması neticesinde sırasıyla Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Danişmentliler ve Osmanlılar için bölgedeki en önemli yerleşim yerlerinden biri olmuş. Danişment Beyliği’nin kurucusu olan Melik Danişment Gümüştekin Ahmet Gazi’nin fethettiği tarihi kale, bu süreçte bir kültür ve ilim merkezi haline gelmiş. Günümüzde de uzunluğu 6,2 kilometreyi bulan surlarıyla, ülkemizin Diyarbakır Kalesi’nden sonraki en büyük kalesi olma özelliğini taşıyor.
Tarih boyunca çok sayıda restorasyon çalışmasından geçirilen ve bu sayede günümüzde de sağlam bir şekilde ayakta durabilen Niksar Kalesi, oldukça büyük bir alana sahip. Bu sebeple de restorasyon çalışmaları aşama aşama yürütülüyor. Günümüzde de kalenin içinde yirmiden fazla tarihi eser mevcut. Zindan, cami, kilise, mescit, medrese, hamam ve hapishane kalıntılarına ev sahipliği yapıyor. Siz de Niksar Kalesi’nin bulunduğu noktadan harika manzaralara tanıklık edebilir, asırlara meydan okuyan bu görkemli yapıyı keşfedebilirsiniz.