İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde bulunan Yıldız Sarayı, Osmanlı saray mimarisinde verilen son örnek olma özelliğine sahip. Yıldız tepesinin üzerinde konumlanan bu sarayın içinde bulunduğu arazi, Kanuni Sultan Süleyman’ın hüküm sürdüğü dönemin ardından av sahası olarak kullanılmış. Arazinin üzerine inşa edilen ilk kasrın emrini I. Ahmed vermiş. 18. yüzyılın sonlarına doğru ise III. Selim annesi Mihrişah Sultan’ın adına Yıldız Kasrı’nı inşa ettirmiş. Sultan Abdülaziz döneminde Büyük Mabeyn Köşkü yapılmış. Ardından da sarayın dış bahçesine hem Malta Köşkü hem de Çadır Köşkü ilave edilmiş.
Yıldız Sarayı’ndaki esas kapsamlı yapılaşmanın II. Abdülhamid’in hükümdarlığı sırasında başladığı söylemek mümkün. Bu dönemde sarayı Yıldız Saray-ı Hümayunu ismi verilmiş. İçerisinde atölye, tiyatro, kütüphane ve müze gibi birçok bölümü barındıran Yıldız Sarayı’nın Hasbahçe isimli iç bahçesinde de nehir görünümlü bir havuz yer alıyor. Bahçe, aynı zamanda birbirinden bağımsız ve müstakil yapılar olarak inşa edilmiş küçük dinlenme köşklerine de ev sahipliği yapıyor.
Yıldız Sarayı Sultan Vahdettin’in hükümdarlığının sona ermesinin ardından bir süre boş kalmış. 1924 yılında Erkan-ı Harbiye Mektebi’ne verilmiş, 1946’da ise Harp Akademileri’ne tahsis edilmiş. Nihayetinde, 1978’de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilince müzeye dönüştürülmesi için çalışmalar başlamış. Serencebey Yokuşu’nda bulunan Yıldız Sarayı’na Beşiktaş’tan kalkan otobüslerle ya da minibüslerle ulaşım sağlanabiliyor.