Malatya'nın kent merkezinin kuzeyinde ve Fırat Nehri'nin batı kıyısının yakınlarında konumlanan Arslantepe Höyüğü, binlerce yıllık tarihçesiyle büyük önem taşıyan bir kültür mirası. Karakaya Baraj Gölü'nün yanı başında ve Orduzu beldesi sınırları içinde bulunan bu devasa höyüğün yüksekliği 30 metreye ulaşıyor. Yaklaşık 4,5 hektarlık bir alanı kaplayan höyüğün geçmişi, M.Ö. 6000’li yıllara kadar uzanıyor.
M.S. 11. yüzyıla dek kesintisiz şekilde yerleşim yeri olarak kullanıldığını bildiğimiz Arslantepe Höyüğü, ilerleyen süreçte bir Roma köyüne, ardından da Bizans mezarlığına dönüşmüş. Bu bölgede ilk kazı çalışmaları 1930’lu yıllarda Fransızlar tarafından başlatılmış. Fakat esas sistemli kazılar 1961 yılından bu yana Roma’daki La Sapienza Üniversitesi'nden gelen arkeologlar tarafından sürdürülüyor. Kazılar neticesinde gün yüzüne çıkarılan buluntular, Arslantepe’nin sıradan bir yerleşim yerinden çok daha fazlası olduğunu gösteriyor.
Arslantepe'de yapılan kazı çalışmaları sırasında ele geçen eserler arasında M.Ö. 3300-3000 yıllarına ait bir kerpiç saray, M.Ö. 3600-3500 döneminden kalma bir tapınak, 2 bini aşkın mühür baskısı ve çeşitli metal eserler var. Bu bulgular ışığında, Arslantepe'nin aristokrasinin doğduğu ve ilk devlet formunun ortaya çıktığı resmi, dini ve kültürel bir merkez olduğunu anlayabiliyoruz. Kerpiç sarayın duvarlarındaki motifler ve süslemeler de burada yoğun idari faaliyetlerin yürütüldüğünü ve çok sayıda memurun çalıştığını gösteriyor.
2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne girerek ismini uluslararası alanda duyuran Arslantepe Höyüğü, 26 Temmuz 2021 tarihinden bu yana UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’nin bir üyesi. Günümüzde açık hava müzesi statüsüyle pazartesi hariç her gün 08:00 ile 17:00 saatleri arasında ziyarete açık. Kent merkezinden yalnızca 7 kilometre uzaklıkta olması sayesinde, höyüğe ulaşım da oldukça kolay. Eğer yolunuz Malatya'ya düşerse, insanlığın ilk devlet yapılanmasının izlerini taşıyan, Anadolu'nun bu görkemli höyüğünü mutlaka ziyaret etmelisiniz.