Antalya'nın en huzurlu ve büyüleyici beldelerinden biri olan Adrasan, tertemiz plajları, sakin atmosferi ve doğal güzellikleriyle ün salmış durumda. Özellikle, kent hayatının stresinden ve gürültüsünden bunalarak doğaya sığınmak isteyenler için harika bir tatil destinasyonu oluşturuyor. Her ne kadar Adrasan dendiğinde akla ilk olarak doğal güzellikler gelse de, aslında bu belde de tarih meraklıları için de ilgi çekici keşif durakları var. Örneğin, Kız Kalesi olarak da adlandırılan Adrasan Kalesi!
Bölgeye hakim bir konuma inşa edilmiş olan Adrasan Kalesi, Adrasan Limanı’nın kuzeyinde bulunuyor. Anadolu Selçuklu Devleti’nin mirası olan yapı, bu bölgenin korunması amacıyla oluşturulan savunma hattının bir parçasıymış. Özellikle limanın kontrolü ve savunması, bu dönemde büyük önem taşıyormuş. Kulelerle güçlendirilen kale, ünlü Osmanlı denizcisi Katip Çelebi tarafından "Azrasan Kalesi" olarak adlandırılmış. Evliya Çelebi ise Seyahatname'sinde "Adrasan Kalesi" ismini kullanmış. Adrasan Kalesi’nin yakınlarında, yaklaşık 30 metre mesafede, Sidarus olarak bilinen antik kalıntılar da mevcut, ki buradan da bölgenin çok eski bir yerleşim yeri olduğunu anlayabiliyoruz.
Adrasan Kalesi ne yazık ki bugün yalnızca kalıntılardan oluşuyor, ancak bu haliyle bile etkileyici. Kalıntıların bulunduğu bölgeye ulaşmak için tabelaları takip ederek zorlu bir orman patikasından tırmanmanız gerekiyor. Aslına bakarsanız, bu zorlu parkuru kale kalıntılarını görmek için tırmandığınız takdirde biraz hayal kırıklığına uğrayabileceğinizi söylemeliyiz. Çünkü kalenin yalnızca bir duvarı tam anlamıyla sağlam kalabilmiş durumda. Ancak burada manzara hakikaten müthiş. Yalnızca bu manzaraya tanıklık etmek bile, bizce kondisyonu yeterli olan kişilerin harcadığı efora değecektir. Eğer kaleye çıkmayı düşünüyorsanız yanınıza mutlaka su almanızı ve spor ayakkabılarınızı giymenizi tavsiye ederiz. Yol üzerinde su veya atıştırmalık gibi ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz herhangi bir market bulunmuyor.