İstanbul’un en turistik duraklarından biri olan İstiklal Caddesi’nin hareketli atmosferi içinde gizlenmiş Hüseyin Ağa Camii, Beyoğlu’nun en dikkat çekici tarihi yapılarından biri. 1596 yılında Galata Sarayı ağalarından Hüseyin Ağa tarafından inşa ettirilen bu tarihi ibadethane, tarih boyunca çok sayıda onarım ve restorasyon çalışmasından geçirilmiş. II. Mahmut döneminde iki defa ihya edildiğini bildiğimiz yapı, uzun süre bakımsız kaldıktan sonra 1934 yılında Vakıflar İdaresi tarafından kapsamlı bir şekilde onarılmış. Bu süreçte caminin mihrabı, duvarları ve minaresinin bazı bölümleri korunabildiği için, Hüseyin Ağa Camii hâlen tarihi dokusuyla ziyaretçilerini büyülemeyi başarıyor.
Avlusunda yer alan zarif tasarımlı bir şadırvan bulunan Hüseyin Ağa Camii, estetiği ve yalın tasarımıyla da etkileyici bir görünüm çiziyor. Bu tarihi şadırvan Mimar Sinan imzalı ve Kasımpaşa’daki Sinan Paşa Camii’nden özel olarak buraya getirtilmiş. Şadırvanın yanı sıra, Eyüpsultan'daki Oluklu Bayır Tekkesi’nden getirilen ve Türk taş oymacılığının en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilen fıskiye de camii avlusunda yerini almış. 1934 yılında yapılan onarım çalışmaları esnasında caminin avlusunda yer alan çoğu mezar taşı kaldırılmış. Ancak Galata Sarayı ağalarından Davud Ağa’nın kabri hâlen burada bulunuyor.
1999 yılında meydana gelen Gölcük depreminde ve kısa süre sonra yakında yapılan bir inşaat kazısı nedeniyle ağır hasarlar alan Hüseyin Ağa Camii, 2014 yılında yapılan onarımla yeniden ibadete açılabilmiş. Nazım Hikmet’in 1921 yılında Beyoğlu’na Yunan bayrakları asıldığı dönemde avlusunda oturup bir şiir de yazdığı tarihi yapı, günümüzde hem ibadete hem de ziyarete açık. İstiklal Caddesi’ndeki telaşlı ve koşuşturmalı atmosferden izole, sakin ve huzurlu atmosferini korumayı başarıyor. Siz de yüzlerce yıldır varlığını koruyan bu tarihi camiyi ziyaret edebilirsiniz.