Türk kent kültürünün en güzel simgelerinden biri olarak kabul edilen Safranbolu Evleri, geçmişten günümüze kadar mükemmel bir şekilde gelmeyi başarmış. İlk olarak 18. yüzyılda inşa edilmeye başlanılan evler Safranbolu halkı tarafından büyük bir özenle korunmuş ve bugüne kadar ulaştırılmış. Bölgede toplamda iki bine yakın ev olduğuna inanılıyor. Üç asırdan uzun zamandır ayakta olan evlerin bazıları zamanın zorlu şartlarından dolayı hasar görmüş ve koruma altına alınmış.
Genellikle üç kattan oluşan, beyaz duvarları ve ahşap penceleri ile sevimli bir görüntü oluşturan Safranbolu Evleri, Safranbolu’yu ziyaret edenlerin mutlaka şahit olması gereken bir manzara oluşturuyor. Osmanlı Devleti’nden kalan bu evler o dönemin atmosferini mükemmel bir şekilde yansıtmayı başarıyor. Tüm sokaklar Arnavut kaldırımları ile kaplı ve her yerde karşınıza bir cami veya kervansaray çıkabiliyor. Bu orijinal dokusu Safranbolu’ya “Korumanın Başkenti” ünvanını bile kazandırmış.
Safranbolu Evleri’ne bakarak yüzyıllar öncesinin mimarisi hakkında fikir edinebiliyorsunuz. Günümüzde birbirine bitişik düzende yapılan evlerin ve apartmanların aksine, Safranbolu Evleri birbirinin güneşini kesmemek üzere konumlandırılmış. Ayrıca mahremiyete çok önem verildiğinden dolayı hiçbir evin içini görmek de mümkün olmuyor.
Osmanlı Devleti zamanında kalabalık aile yapısına çok önem verildiği için tüm evler oldukça büyük. Ayrıca o dönemin şartlarına uygun şekilde haremlik ve selamlık bölümleri de bulunuyor. Evlerin avlu bölümünde bulunan oturma alanları o zamanların sosyalleşme merkezleriymiş. Genellikle bahçeye bir havuz yaptırılırmış ve böylece edilen sohbetlerin başkaları tarafından duyulması engellenirmiş.
Bu özel evler tıpkı bir açık hava müzesine benzediğinden ötürü 1994 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınmış ve korunmaya başlanmış. Bu eşsiz atmosferi deneyimlemek için Safranbolu’nun kalbinde bulunan Safranbolu Evleri’ni ziyaret edebilirsiniz.