Mardin’i ülkemizdeki en farklı şehirlerden bir tanesi hâline getiren ve tarihin dar geçitlerinde bir rehber konumuna sokan şey aslında farklılıkların uyumudur. Bu zengin topraklarda, manastırdan medreseye çok farklı kültürel ve dini yapıyla karşılaşabiliyorsunuz. Aslında Mardin’i çekici hâle getiren de bu özelliğinden başka bir şey değil.
Mardin tarihinde derin izler yaratan Artuklular, bu büyülü tarihe eşlik edecek çok sayıda mirası arkalarında bırakmışlar. Artuklu Sultanı İsa Bey tarafından, 1385 yılında yaptırılan Zinciriye Medresesi de bunlardan bir tanesi. Medresenin orijinal ismi aslında İsa Bey Medresesiymiş fakat zaman içerisinde değiştirilerek Zinciriye Medresesi olmuş ve bu isimle günümüze kadar ulaşmış.
Yerli ve yabancı turistlerin her daim ilgisini çeken bu otantik yapı, Kuyumcular Çarşısı’na ulaşmadan, merdivenlerle gidilen kale yolu üzerinde bulunuyor. Çok merkezi bir yerde bulunduğu için Zinciriye Medresesi’ne ulaşmanızın çok kolay olacağına emin olabilirsiniz. Yalnızca hafta içinde kapılarını açan medreseyi sabah 09:00 ile akşamüstü 17:00 saatleri arasında ziyaret edebiliyorsunuz.
Zinciriye Medresesi, doğu ve batısında bulunan dilimli kubbeleri ve anıtsal yapıları dikkat çekiyor. Geniş bir yerleşke üzerinde bulunan medrese, dikdörtgen bir alanı kaplıyor. Medresede avlu, cami ve türbe gibi mekanları görebiliyorsunuz. Caminin tam ortasında bir kubbe bulunuyor. Mihrab kısmında kullanılan kakma sanatının özgün motifleri hemen göze çarpıyor. Özellikle kesme taş ustalığının doruklara çıktığı Minber kısmı adeta görsel bir şölen oluşturuyor. Ayrıca medresenin üst kısmında dar odacıklar bulunuyor. Bu odacıkların medresede eğitim gören öğrencilerin yaşadıkları odalar olduğuna inanılıyor. Tüm bu bölümler göz önünde bulundurulduğunda, Artuklulardan bize bırakılan Zinciriye Medresesi için Doğu sanatının mükemmel bir örneği denilebilir.