Afyon’un en görkemli tarihi yapılarından biri olan Afyonkarahisar Kalesi, 226 metre yükseklikteki volkanik bir kaya kütlesi üzerine inşa edilmiş. Tarihi dokusu ve heybetiyle ziyaretçileri büyülemeyi başaran kale, Hitit İmparatoru II. Murşil döneminde, yani M.Ö. 1350 yılında gerçekleşen Arzava Seferi’nde savunma amaçlı kullanılmış. Ancak bu dönemde Hapanuva olarak adlandırılıyormuş. Tarih boyunca Frigler, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan kale, günümüde adeta tarihin farklı dönemlerini yansıtan bir mozaik niteliğinde.
Afyonkarahisar Kalesi’nin en üst noktasında, Frigler döneminde inşa edilmiş olan ve Ana Tanrıça Kybele’ye adanmış tapınma alanları mevcut. Yine burada, 4 büyük sarnıç da bulunuyor. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat döneminde onarımdan geçirilen tarihi yapı, Selçuklu veziri Sahip Ata Fahrettin Ali’ye atfen Karahisar-ı Sahip ismini almış. Osmanlı döneminde ise yörede afyon yetiştirildiği için Afyonkarahisar adına geçiş yapmış.
Afyonkarahisar Kalesi, tarih boyunca nice efsaneye konu olmuş bir yapı. Battal Gazi’nin kahramanlık öyküleri ve Hz. Ali’nin atı Düldül’ün izine dair anlatılar, kalenin mistik havasını güçlendiren unsurların başında geliyor. Ayrıca, Anadolu’nun dört bir yanından gelen ziyaretçiler, kalenin zirvesinde dilek diledikleri takdirde kısmetlerinin açılacağına da inanıyor.
550 basamaklı bir merdivenle zirvesine ulaşabileceğiniz Afyonkarahisar Kalesi, panoramik manzarasıyla ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Kentin tüm güzelliklerini ayaklar altına seren zirve noktası, Afyon’un tarihi mirasını ve doğal güzelliklerini bir arada görmek isteyenler için doğru adres. Özellikle gün batımı saatlerinde burada manzara, tek kelimeyle muhteşem.
Afyonkarahisar Kalesi’nin bir diğer özelliği, yıl boyunca çeşitli kültür sanat etkinliklerine de ev sahipliği yapması. Özellikle festivaller sırasında ziyaretçi akınına uğrayan bu tarihi yapı, şehrin turizm potansiyelini artırmak açısından önemli bir rol üstleniyor.