Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti Bursa’nın en etkileyici tarihi yapılarından biri olan ve bulunduğu mahalleye de ismini veren Muradiye Külliyesi, Osmanlı hanedanının en büyük türbe topluluğuna ev sahipliği yapar. Ayrıca, bu ihtişamlı yapı, Bursa’nın Osmanlı padişahları tarafından inşa ettirilmiş son külliyesi olma özelliğini de taşır. İçerisinde cami, türbe, imaret, hamam ve medrese bölümleri bulunan Muradiye Külliyesi, 1425-1426 yılları arasında II. Murad’ın emri üzerine inşa edilmiştir.
Külliyenin içinde yalnızca II. Murad’ın türbesi değil; aynı zamanda Fatih Sultan Mehmed, II. Bayezid ve Kanuni Sultan Süleyman zamanlarında inşa edilen türbeler de bulunur. Toplam türbe sayısı on ikidir ve külliyede kırk haneden mensubunun mezarı yer alır. Birçok hanedan mensubunun Osmanlı’nın başkenti İstanbul’a taşındıktan sonra da buraya defnedilmesi, Muradiye Külliyesi’nin manevi açıdan ne kadar büyük bir önem taşıdığının en önemli göstergelerinden biridir.
2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde tescillenen Bursa ve Cumalıkızık Dünya Miras Alanı’nın altı bileşeninden birini oluşturan Muradiye Külliyesi, oldukça etkileyici bir mimariye ve manevi atmosfere sahiptir. Külliyenin içinde yer alan II. Murad (Muradiye) Cami, Kündekâri tekniğiyle inşa edilen ahşap kapısı ve İznik çinileriyle dikkat çeker. Camiden yaklaşık kırk metre uzaklıkta bulunan medresede de güzelliğiyle insanı hayran bırakan orijinal çiniler yer alır. Külliyenin içindeki bir diğer turistik nokta ise Mezar Taşları Müzesi’dir. Geçmişte anıt mezarlardaki ve hazirelerdeki mezar taşları tek tek incelenmiş, tercüme edilmiş ve envanteri çıkarılarak müzeye dönüştürülmüştür. Günümüzde, külliyenin imareti de restoran olarak kullanılmaktadır.