Günümüzde İstanbul’un Eyüpsultan ilçesi sınırlarında bulunan Kariye Camii’nin tarihçesi Bizans dönemine kadar uzanıyor. Bu görkemli yapı, Bizans döneminin en önemli yapı komplekslerinden biri olan Khora Manastırı’nın merkeziymiş. Khora sözcüğü, Grekçede kırsal alan anlamına geliyor. Kariye Camii’nin İstanbul surlarının dışında konumlanması nedeniyle ismi Khora Manastırı olarak seçilmiş. Keza Kariye sözcüğü de Khora kelimesinin Türkçeleştirilmiş versiyonu.
Khora Manastırı’nın tam olarak ne zaman inşa edildiğine dair hâlen net bir bilgiye ulaşılamamış olsa da bu yapının 6. yüzyılda ve İmparator Justinianus döneminde yaptırıldığı tespit edilmiş. Yapılan araştırmalar, manastırın yerinde daha öncesinde harabe haline gelmiş bir şapelin bulunduğunu da gösteriyor.
İstanbul’un fethi esnasında hiçbir hasar almayan Khora Manastırı, 1511 yılında II. Bayezid’in emriyle ve Sadrazam Hadım Ali Paşa tarafından yanına bir medrese eklenerek camiye dönüştürülmüş. Kilisenin dışında kalan manastır yapıları zamana direnemeyerek yıkılmış ama yapının içinde hâlen Bizans sanatının görkemli mozaik ve freskleri yer alıyor. Kariye Camii, ilk olarak 1945’te Bakanlar Kurulu kararı neticesinde müzeye dönüştürülmüş. Ancak 20 Ağustos 2020’de Resmi Gazetede yayınlanan 2840 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yeniden cami statüsü kazandı.