Sultanahmet Camii, dünya çapında "Mavi Cami" olarak da bilinir ve İstanbul'un en önemli tarihi yapılarından biridir. 17. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatoru I. Ahmed tarafından inşa ettirilmiştir. Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa'nın tasarladığı cami, İstanbul'un Sultanahmet semtinde, Ayasofya'nın karşısında yer alır. Bu muhteşem yapı, hem İstanbul'un siluetine hem de Türkiye'nin kültürel mirasına önemli bir katkı sağlar.
Sultanahmet Camii, özellikle iç ve dış mimarisinde kullanılan el yapımı çinileri ve camlarıyla ünlüdür. İç mekanını süsleyen binlerce İznik çinisi, mavi, yeşil ve kırmızı tonlardaki desenleriyle camiye "Mavi Cami" adının verilmesine sebep olmuştur. Caminin altı minaresi bulunur ki, bu da onu dünyada altı minareye sahip birkaç camiden biri yapar. Osmanlı ve İslam mimarisinin en önemli örneklerinden biri olarak kabul edilir.
Sultanahmet Camii, hem aktif bir ibadethane olarak kullanılmakta hem de yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret edilmektedir. Caminin avlusunda bulunan geniş avlu, Osmanlı cami mimarisinin en büyük avlularından biridir. Ayrıca, cami ve çevresi, İstanbul'un UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan tarihi yarımadasının bir parçasıdır.
Cami, sadece mimari özellikleri ve estetik güzelliği ile değil, aynı zamanda İstanbul'un tarihi ve kültürel dokusunda oynadığı rol ile de dikkat çeker. İstanbul'u ziyaret eden herkesin mutlaka görmesi gereken yerlerden biri olarak kabul edilir. Sultanahmet Camii, farklı dinlerden ve kültürlerden insanları bir araya getiren evrensel bir miras olarak, barış ve hoşgörünün simgesi olarak da önem taşır.
Yapımında 20 binden fazla İznik çenesiyle süslenen camii, yurtdışında "Mavi Camii" olarak da nam salmıştır. Mavi Camii adı ile anılmasının sebebi, yapının bezendiği çinilerin mavi, yeşil, beyaz renklerde oluşu ve aynı zamanda kubbelerinde incelikle işlenmiş mavi tonların ağırlıkta olduğu kalem işi süslerdir.
1935 yılında hemen yanıbaşında bulunan Ayasofya Camii'nin, Ayasofya Müzesi olarak hizmete açılması sonrası İstanbul şehrinin ana camii mertebesine ulaşmıştır.
Maalesef bazıları günümüze dek ayakta kalmamış olsa da; külliyesinde bulunan medreseler, arasta, hamam, çeşme, türbe, sübyan mektebi vb. yapılarla şehrin en büyük tarihi eserlerinden birisidir.
Külliyesiyle birlikte düşünüldüğünde İstanbul’un en büyük yapı komplekslerinden biri olan Sultan Ahmet Camii, kendi ismiyle anılan semtte ve At Meydanı Caddesi’nin üzerinde konumlanıyor. Ayasofya’nın tam karşısında kalan bu konum, İstanbul’un ünlü silüetine de müthiş bir katkı sağlıyor. Hem cümle kapısında hem de mahfilde yer alan kitabelerden elde edilen bilgiler, caminin inşasının 1616 yılında tamamlandığını gösteriyor. Bu bilgi doğru, keza Sultan I. Ahmet de caminin açılışını bizzat bu tarihte gerçekleştirmiş. Ancak inşa sürecinin tümüyle sonlanması için aslında biraz daha süre geçmesi gerekmiş. Sultan Ahmet Camii’nin külliyesinin içinde cami, arasta, medreseler, çeşme, türbe, hünkar kasrı, imarethane, hamam, darüşşifa, sebiller ve dükkanlar gibi birçok bölüm yer alıyor. Cami bahçesinin hemen bitişiğinde de Sultan I. Ahmet’in mezarı bulunuyor.