İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan Yerebatan Sarnıcı Müzesi, Fatih’in Yerebatan Caddesi’nde yer alıyor. İstanbul’un en mistik, en görkemli yapılarından olan Yerebatan Sarnıcı, Bizans döneminin görkemini günümüze kadar taşımayı başarıyor. Bazilika Sarnıcı adıyla da bilinen bu sarnıç, Bizans İmparatoru Justinyan tarafından yaptırılmış. Tam tarihi kesin olarak bilinmese de 500’lü yılların ortalarında inşa edildiği düşünülüyor. Yerebatan Sarnıcı olarak adlandırılmasının nedeni ise devasa yapıların suya gömülmesi ve eşsiz bir görüntü oluşturması.
Yerebatan Sarnıcı için doğal bir müze denilebilir. Sarnıç, 140 metre uzunluğunda ve 70 metre genişliğinde olan son derece heybetli bir yapı. Yeraltına doğru 52 basamaklı taş bir merdivenden indikten sonra 9 m yüksekliğinde tam 336 sütun ile karşılaşıyorsunuz. Toplamda on iki sıra ve her sırada da yirmi sekiz tane sütun bulunuyor. Bu sütunlar mükemmel bir görselliğe sahip olsa da asıl görevi tavanın ağırlığını taşıyor olmaları. Mermerlerden yontularak yapılmış olan sütunlar, dönemin mimari anlamda ne kadar ileride olduğunu gözler önüne seriyor. Ayrıca Yerebatan Sarnıcı Müzesi’nin en özel yapıları Medusa başı bulunan sütunlar olarak biliniyor. Roma Dönemi heykel işçiliğini gösteren Medusa başı tüm dünyadan milyonlarca ziyaretçinin müzeye akın etmesindeki asıl sebep olarak görülüyor.
Sultanahmet’de bulunan Yerebatan Sarnıcı Müzesi normalde haftanın yedi günü ziyaretçilerini ağırlıyor. Kış mevsiminde sabah 09:00 ile 17:00 saatleri arasında, yaz mevsiminde de 09:00 ile 18:00 saatlerinde ziyaret edebiliyorsunuz. Fakat günümüzde yapılan restorasyon çalışmaları nedeniyle geçici olarak ziyarete kapalı.
İstanbul’un Hazinelerinden Yerebatan Sarnıcı
Son derece görkemli bir tarihe sahip olan İstanbul’da, bu tarihçenin izlerini sürebileceğimiz birbirinden değerli yapılar ve kültür varlıkları bulunuyor. Söz konusu kültür varlıklarının başında gelen yapılardan biri de hiç şüphesiz ki Yerebatan Sarnıcı. Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan ve suyun içinden yükselen eşsiz bir tasarıma sahip olan Yerebatan Sarnıcı, İstanbul gezilecek yerler listelerinin de vazgeçilmez durakları arasında. Çağının çok ötesine geçen tasarımı, gizemli atmosferi ve yenilenen yüzüyle bu görkemli yapı, yeni nesil müzecilik anlayışıyla ziyaretçilerini ağırlamayı sürdürüyor.
Peki, günümüzde Yerebatan Sarnıcı açık mı? Hangi saatler arasında ziyaret edilebiliyor? Yerebatan Sarnıcı giriş ücreti neye göre belirleniyor? Yerebatan Sarnıcı nerede ve buraya ulaşım nasıl sağlanıyor? Tüm bu soruların yanıtlarını öğrenmek ve Yerebatan Sarnıcı tarihi hakkında bilgi edinmek istiyorsanız sizin için hazırladığımız rehberi gözden geçirebilirsiniz.
Yerebatan Sarnıcı Tarihi Nedir?
Yerebatan Sarnıcı tarihi Bizans İmparatoru I. Justinianus’un hükümdar olduğu 527-565 yılları arasına kadar uzanıyor. I. Justinianus bu görkemli sarnıcı suyun içinden yükselen çok sayıda mermer sütunla inşa ettirdiği için, ismi halk arasında “Yerebatan” olarak kalmış. Ancak Latincede Cisterna Basilica şeklinde adlandırılıyor. Yerebatan Sarnıcı’nın bulunduğu yerde daha önceki zamanlarda bir Stoa Bazilikası yer aldığı için, bazı kaynaklarda hâlen Bazilika Sarnıcı ismiyle geçiyor.
İstanbul’un en büyük kapalı sarnıcı olma unvanına da sahip olan Yerebatan Sarnıcı, 80 bin ton su depolama kapasitesiyle gerçek bir şaheser. Üstelik, benzerlerine kıyasla daha fazla devşirme taşıyıcı elemanı da bünyesinde barındırıyor. Yaklaşık bin metrekarelik bir alana yayılan bu yapının uzunluğu 140 metreye, genişliği de 70 metreye kadar ulaşıyor. Dikdörtgen formda tasarlanmış olan sarnıç, kendine has atmosferiyle ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.
Çeşitli kaynaklardan alınan bilgilere göre, I. Justinianus bu sarnıcı su yollarından ve yağmurdan toplanan suyu dağıtarak kentin su ihtiyacını karşılamak için inşa ettirmiş. Suyu asırlar boyunca hem imparatorların içinde yaşadığı Büyük Saray’a hem de civardaki yapılara dağıtan Yerebatan Sarnıcı, tarihi su yolları arasında yer alan Hadrianus İsale Hattı’ndan da kaynak sağlamış.
Yerebatan Sarnıcı, her biri dokuz metre yüksekliğinde olan ve birbirlerine 4,8 metre aralıklarla yerleştirilmiş tam 336 sütunu içinde barındırıyor. Yapıda on iki farklı sıra var ve bunların her biri yirmi sekizer sütundan oluşuyor. Sütunlar farklı mermer türlerinden yontularak inşa edilmiş. Sarnıcın içine taş bir merdiven aracılığıyla iniliyor.
Sütunların boyutları ve yerleştirilme aralıkları birebir aynı olsa da başlıkları farklı. Bazılarında sade başlıklar, bazılarında ise Korint üslubunu taşıyan tasarımlar görüyoruz. Sütunların birçoğu silindir formunda olsa da köşeli ya da yivli olanlarına da rastlanıyor.
Yerebatan Sarnıcı Bizans döneminde asırlar boyu kentin su ihtiyacını karşılama görevini üstlendikten sonra, İstanbul’un fethinin ardından da Topkapı Sarayı’nın su gereksinimi için kullanılmış. Topkapı Sarayı civarında konutlar inşa edilmeye başlanınca, yavaş yavaş halkın kullanımına da açılmış. Batı toplumlarının bu eşsiz yapıyı fark etmesi ise 16. yüzyılın ortalarında gerçekleşmiş.
1544-1555 yılları arasında İstanbul’da ikamet eden Fransız doğa bilimci Petrus Gyllius, Yerebatan Sarnıcı’nı keşfeden ilk Batılı isim olmuş. Keza yapının ölçüleri hakkındaki ilk tespitler de yine Gyllius’un imzasını taşıyor. Gyllius’un notlarında sarnıçtan kovalarla su çekildiği, içinin kandillerle ışıklandırıldığı ve hatta sarnıcın içinde balık avlandığı yazıyor.
Yerebatan Sarnıcı Hikayesi Nedir?
Yerebatan Sarnıcı tarihi birçok farklı kaynak aracılığıyla kesinleştirilmiş durumda. Ancak bu yapının bir de asırlardır kulaktan kulağa dolaşan birçok efsanesi var elbette. Bu efsaneler ağırlıklı olarak sarnıcın simgesi haline gelmiş Medusa başlarına dayanıyor. Sütun kaidelerinde karşımıza çıkan Medusa başları, sarnıcın hem batısında hem de doğusunda bulunuyor. Batıdaki Medusa başı ters, doğudaki ise yatay şekilde konumlandırılmış. Roma heykel sanatının eşsiz örneklerini oluşturan bu sütun başları, Yerebatan Sarnıcı hikayesi konulu efsanelerin de ardının arkasının kesilmemesini sağlıyor.
Medusa, çeşitli efsanelerde farklı şekilde hayat bulan bir karakter. Bir efsanede Yunan mitolojisinde yer altı dünyasında yaşayan üç dişi canavardan bahsediliyor. Gorgon olarak adlandırılan bu canavarlar, üç kız kardeş. Bunlardan biri de Medusa ve en önemli özelliği kendisine bakan herkesi taşa çevirebilme gücüne sahip olması. Bu efsanede Medusa, yılan başlı olarak tasvir ediliyor.
Bir diğer efsanede ise Medusa’nın simsiyah gözlü ve uzun saçlı güzel bir kız olarak anlatıldığını görüyoruz. Rivayete göre Zeus’un oğlu Perseus’a kalbini kaptırmış olan Medusa, Perseus’a sevdalı bir tanrıça olan Athena tarafından çok kıskanılıyormuş. Kıskançlığına yenik düşen Athena, Medusa’nın güzelliğini elinden almak için onun uzun saçlarını birer yılana çevirmiş. Yetmemiş, Medusa’yı baktığı herkesi taşa dönüştürmekle lanetlemiş. Athena’nın laneti sonrasında Perseus Medusa’nın başını kesmiş ve gücünü de böylece ele geçirerek nice düşmanını yenmiş.
Yerebatan Sarnıcı Nerede Bulunmaktadır?
Yerebatan Sarnıcı ya da günümüzdeki resmi ismiyle Yerebatan Sarnıcı Müzesi, İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Sultanahmet semtinin sınırları içinde. Alemdar Mahallesi’ndeki Yerebatan Caddesi’nin üzerinde bulunuyor. Yerebatan Sarnıcı’nın açık adresi ise şu şekilde:
Yerebatan Cad. Alemdar Mah. 1/3 34410 Sultanahmet-Fatih/İSTANBUL
Yerebatan Sarnıcı’nın içinde yer aldığı bölge, zaten İstanbul’un tarihi açıdan en zengin bölgelerinden biri. Sultanahmet Meydanı, Sultanahmet Camii, Gülhane Parkı, Topkapı Sarayı ve Ayasofya gibi birbirinden önemli keşif durakları da Yerebatan Sarnıcı’na çok yakın konumda.
Bu sebeple yerli ve yabancı turistler genellikle birkaç keşif durağını aynı gün içinde ziyaret etmeyi tercih ediyor. Siz de bir ya da birkaç gün içinde dört dörtlük bir Tarihi Yarımada turu planlayabilir ve Fatih ilçesi sınırlarında bulunan tarihi hazineleri keşfe çıkabilirsiniz.
Yerebatan Sarnıcı’na Nasıl Gidilir?
Yerebatan Sarnıcı son derece merkezi bir konumda bulunduğu için, buraya ulaşmanın birden fazla yolu var. Eğer kendi aracınızla gitmeyi değil, toplu taşıma kullanmayı seçiyorsanız; aslında buraya ulaşmanın en kolay yolu T1 Kabataş-Bağcılar Tramvay Hattı’na binip Sultanahmet durağında inmek. Bu duraktan Yerebatan Sarnıcı’na ulaşmak için yalnızca iki ya da üç dakika yürümeniz yeterli oluyor.
Söz konusu hat Bağcılar’dan başlayıp Merter, Cevizlibağ, Aksaray, Topkapı, Beyazıt, Kapalıçarşı, Sultanahmet, Gülhane, Sirkeci, Eminönü, Karaköy ve Tophane gibi turistik duraklara da uğruyor. Bu sebeple de İstanbul’un en gözde turistik duraklarını gezmek isteyen kişiler tarafından çok sık kullanılıyor.
Taksim’den Yerebatan Sarnıcı Müzesi’ne gitmek için otobüs hatlarını kullanmanız da mümkün. Eğer hava güzelse ve yürümeyi seviyorsanız, Yerebatan Sarnıcı’na yaklaşık 20-30 dakikalık bir yürüyüşün sonunda da ulaşabilirsiniz.
Yerebatan Sarnıcı Müzesi’ne Anadolu Yakası’ndan gitmeyi planlıyorsanız, en pratik ve hızlı toplu taşıma aracı vapur ya da Marmaray olacaktır. Marmaray’dan ya da vapurdan Eminönü’nde indikten sonra yine az önce sözünü ettiğimiz tramvay hattı aracılığıyla Sultanahmet’e ulaşabilirsiniz.
Yerebatan Sarnıcı Restorasyon Süreci
Yerebatan Sarnıcı tarihte ilk kez Osmanlı döneminde, III. Ahmet’in hükümdarlığı sırasında onarılmış. Mimar Kayserili Mehmet Ağa tarafından gerçekleştirilen bu onarım çalışmasının ikincisi ise II. Abdülhamid döneminde gerçekleştirilmiş. İlerleyen süreçte de dönem dönem onarımdan geçmiş. 1955-1960 yılları arasında sarnıcın dokuz sütunu kırılma tehlikesiyle karşı karşıya kalınca, bu yapı unsurları bir beton tabakasıyla kaplanmış ve dondurulmuş.
1985-1987 yılları arasındaki zaman diliminde de İstanbul Büyükşehir Belediyesi ilk kez sarnıçta son derece kapsamlı bir temizlik ve onarım çalışması başlatmış. Keza az önce sözünü ettiğimiz Medusa başları da bu çalışma sırasında fark edilmiş. Çalışmanın tamamlandığı 1987 yılında, İBB Yerebatan Sarnıcı’nı bir müze olarak ziyarete açmış. Hâlen de müze işlevini koruyor.
2019 yerel seçimlerinin ardından İBB Miras ekipleri tarafından yapılan çalışmalar, Yerebatan Sarnıcı Müzesi’nin olası büyük İstanbul depremine karşı çok ciddi bir risk taşıdığını gösterdi. Bu sebeple İBB Miras ekipleri, arkeolojik restorasyon ilkesiyle sarnıcı çeşitli doğal afetlere karşı güçlendirmeye ve modern müzecilik anlayışına uygun bir şekilde yeniden kente kazandırmaya karar verdi.
Bu doğrultuda başlayan Yerebatan Sarnıcı restorasyon çalışmaları, yaklaşık iki yıl boyunca devam ederek 22 Temmuz 2022 tarihinde sonlandırıldı. Bu tarihte törenle yeniden ziyaretçilerine kapılarını açan Yerebatan Sarnıcı, artık olası İstanbul depremine karşı daha dayanıklı durumda.
Yerebatan Sarnıcı restorasyon çalışmalarının sağladığı katkılar, yalnızca bu görkemli yapıyı doğal afetlere karşı mümkün olduğunca koruma altına almaktan ibaret değil. Bu çalışmalar kapsamında sarnıcın eski betonarme yürüyüş yolu yenilenerek yapının kimliğine uygun, hafif ve modüler çelikten üretilmiş yeni bir yürüyüş platformu inşa edildi. Bu parkur sarnıçla ziyaretçiler arasındaki mesafeyi kısalttı. Üstelik, sarnıcın derinliğinin ve görkeminin daha net bir şekilde hissedilmesini sağladı.
Yerebatan Sarnıcı restorasyon çalışmalarının bize kazandırdığı bir diğer yenilik de çimentolu döşemelerin temizlenmesi oldu. Söz konusu temizlik sayesinde ilk kez, sarnıcın içindeki yaklaşık 1500 yıllık tuğla döşemeleri görebiliyoruz. Ayrıca, restorasyon çalışmalarında yapılan aydınlatma tasarımı da yapının gizemli ve mistik atmosferini güçlendiriyor. Artık Yerebatan Sarnıcı daha da ilgi çekici, modern ve bütünsel bir kimlik taşıyan bir yapı gibi görünüyor.
Yerebatan Sarnıcı Açık mı?
Yerebatan Sarnıcı söz konusu restorasyon süreci boyunca geçici olarak ziyarete kapanmıştı. Bu süreçte “Yerebatan Sarnıcı açık mı?” sorusu da çok araştırıldı. 22 Temmuz 2022 tarihinden beri, sarnıç tıpkı eskiden olduğu gibi ziyaret edilebiliyor. Ziyaretler haftanın her günü 09:00 ile 18:00 saatleri arasında gerçekleştiriliyor. Giriş biletleri gişeden ya da Passo’dan online şekilde satın alınabiliyor.
Yerebatan Sarnıcı Kültür Bakanlığı’na bağlı bir kurum değil. Bu nedenle girişte Müze Kart geçmiyor. Biletleri kredi kartı ya da TL cinsinden nakit kullanarak satın alabilirsiniz. Döviz herhangi bir koşulda kabul edilmiyor. Eğer online şekilde indirimli bilet satın aldıysanız, sarnıca girerken kimlik göstermeniz gerekiyor. Satın aldığınız biletle aynı gün içinde müzeye yalnızca bir kez giriş yapabiliyorsunuz. Biletler iade edilmiyor.
Yerebatan Sarnıcı Giriş Ücreti
Gelelim Yerebatan Sarnıcı giriş ücreti hakkında bilgi vermeye: Restorasyon sürecinin ardından Yerebatan Sarnıcı fiyat politikası da değişti. Artık Yerebatan Sarnıcı giriş ücreti yerli ve yabancı ziyaretçiler için farklı şekilde belirleniyor. 2022 yılı sonu itibarıyla ücretlendirme şu şekilde:
- Yerli Ziyaretçi: 50 TL
- Yabancı Ziyaretçi: 190 TL
- Öğrenci: 20 TL
- Öğretmen: 20 TL
- 65 Yaş Üstü Ziyaretçi: Ücretsiz
- Engelli Kimliği Olan Ziyaretçi: Ücretsiz
- Engelli Refakatçi Kartı Sahibi Ziyaretçi: Ücretsiz (kimlik göstermek kaydıyla)
Yerebatan Sarnıcı fiyat politikası zaman içinde değişiklik gösterebiliyor. Bu nedenle, listelediğimiz ücret bilgileri de bu yazıyı ne zaman okuduğunuza bağlı olarak değişmiş olabilir. En güncel bilgiye ulaşmak için Yerebatan Sarnıcı Müzesi’nin resmi sitesini ziyaret edebilirsiniz.
100.000 ton su depolama kapasitesine sahip olan sarnıç Bizans döneminde imparatorların sarayının ve çevresindeki geniş bir alanın su ihtiyacını karşılamıştır. 1453 yılında Fatih'in İstanbul'u fethinden sonra bir süre daha kullanılmış ve Topkapı Sarayı'nın bahçelerine su vermiştir. Suyun içinde yükselen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında Yerebatan Sarayı olarak anılan sarnıcı, Osmanlılar şehirde kendi su tesislerini kurduktan kullanmamışlardır. Sütunlar arasında kaide olarak kullanılmış olan Medusa başı heykeli hakkında bir takım efsaneler vardır.
Tarihi yarımadada Sultan Ahmet Camii, Ayasofya Müzesi gibi eserlere yakınlığı ile de İstanbul gezisi sırasında listeye alınması gereken bir yapıdır. Atmosferi destekleyen ışıklandırmasıyla da gözlere keyif veren eser, İstanbul Büyükşehir Belediyesi girişimlerinden Kültür A.Ş. tarafından işletiliyor.
Yerebatan Sarnıcı, müze olarak ziyarete açık olmasının yanı sıra hem ulusal hem de uluslararası etkinliklerin de vazgeçilmez mekanlarından birisi konumundadır.