Birçok kişi tarafından “Dünyanın Sekizinci Harikası” olarak tanımlanan ve geçmişten günümüze dek ulaşan en etkileyici yapılardan biri olan Ayasofya, onu ziyaret eden herkesi büyüleyebilecek detayları içinde barındıran bir tasarıma sahip. Keza sanat ve mimarlık tarihinde de hem işlevselliği hem de ihtişamı nedeniyle oldukça önemli bir yer tutuyor. İstanbul’un Fatih ilçesindeki Sultanahmet semtinde bulunan Ayasofya, İstanbul’da Doğu Roma İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü dönemde, yani 4. yüzyılda inşa edilmiş. Ancak ilk kez inşa edildiğinde Megale Ekklesia (Büyük Kilise) olarak olarak adlandırılan bu kilise halk ayaklanmalarında yıkılması nedeniyle toplamda üç kez yeniden yapılmış. Günümüzde Ayasofya olarak bildiğimiz yapı, İmparator Justinianos döneminde ve Trallesli Anthemios ve Miletoslu İsideros tarafından tasarlamış. Tarihi belgelere bakıldığında, Ayasofya’nın inşasında yüzden fazla mimarın ve on binlerce işçinin ter döktüğü görülüyor.
Altı yıldan kısa sürede tamamlanan bu görkemli ibadethane, tam 916 yıl boyunca kilise olarak hizmet vermiş. Camiye dönüştürülmesi ise Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u fethetmesi sonucunda gerçekleşmiş. Bu dönemde Ayasofya’ya hem Osmanlı mimarisi örnekleri eklenmiş hem de yapı güçlendirme çalışmaları yapılmış. Özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda Ayasofya’nın içine eklenen minberler, mihraplar ve maksureler günümüzde hâlen ziyaretçileri büyülüyor. Üstelik, söz konusu dönemde Ayasofya’nın dışına da birçok farklı bölüm eklenmiş. Şadırvanlardan minarelere, medreselerden sebillere kadar uzanan bu eklemeler, Ayasofya’nın caminin de ötesine geçerek son derece kapsamlı ve kompleks bir yapıya dönüşmesini sağlamış.
Adı Eski Yunancada “kutsal bilgelik” anlamına gelen Ayasofya, dünyanın hem en eski hem de en hızlı tamamlanan katedrali olma unvanlarını taşıyor. Günümüzde de büyüklük açısından dünyada dördüncü. 1934 ile 2020 yılları arasında müze olarak ziyaretçilerini ağırlayan Ayasofya, tüm bu süreçte hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgi odağıydı. 2020 yılında alınan kararla yeniden cami statüsü kazandı.
Bazilika planlı bir patrik katedrali olan Ayasofya, İstanbul'un 1453 yılında Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesiyle camiye, 1935 yılında Türkiye Devleti tarafından müzeye çevrilmiş ve 2020 yılında yeniden ibadethane olarak kullanılmasına karar verilmiştir.
İsmi, "kutsal" ya da "azize" anlamanına gelen "aya" sözcüğü ve yine Eski Yunanca'da "bilgelik" anlamına gelen "sophos" sözcüklerinden meydana gelen Ayasofya, İstanbul sınırları dahilinde muhakkak görülmesi gereken eserlerden bir tanesidir.
İnşası, zamanın ünlü bilimcilerinden fizikçi "Miletli Isidoros" ve matametikçi "Trallesli Anthemius" tarafından yönetilen ve yine inşası sırasında 10 bin civarı işçinin çalışmış olduğu bilinilen Ayasofya için hatrı sayılır bir servet harcandığı bilinmektedir.