Sinop’un tarihi ve turistik açıdan en ilgi çekici duraklarından biri, M.Ö. 8. yüzyıldan beri varlığını koruyan Sinop Kalesi. Merkez ilçesinde ve kentin güneyinde bulunan kale, denizin de hemen yanı başında. Sinop Kalesi’ne Selçuklu Devleti hakimiyeti altında olduğu 1214 yılında bir de iç kale bölümü eklenmiş. Sinop Tarihi Cezaevi de iç kale kısmında, eskiden tersane olarak kullanılan alanda yer alıyor. Geçmişte burada tersaneye ait olan iki heybetli kemer de bulunuyormuş. Bunlar sonradan kapatılmış ama yine de güney cephede hâlen görülebiliyor.
Aslında Sinop Kalesi’nin iç kale bölümünün cezaevi olarak kullanılmasının tarihçesi çok eskilere uzanıyor. Selçuklu Dönemi’nde uzun süre tersane işlevine sahip olsa da, 1560 yılında hem tersane hem de zindan olarak kullanılmaya başlanmış. Kesme taştan inşa edilmiş olan yapı U plana sahip. Toplamda üç bölümden oluşuyor ve bunların her biri yüksek avlu duvarlarıyla birbirlerinden ayrılmış.
Cumhuriyet tarihinde de uzun yıllar boyunca hapishane olarak kullanılan ve hatta bir dönem Anadolu’nun Alkatrazı olarak adlandırılan Sinop Kapalı Cezaevi, 1999 yılında müzeye dönüştürülerek ziyarete açıldı. Burada mahkum olarak yatmış isimler arasında Sabahattin Ali, Refik Halit Karay, Eşber Yağmurdereli, Osman Deniz, Burhan Felek, Ahmet Bedevi Kuran, Kerim Korcan ve Zekeriya Sertel gibi birçok sanatçı ve önemli isim var. Ancak biz bu cezaevini özellikle Sabahattin Ali ile tanıyoruz. Sabahattin Ali, Hapishane Şarkısı adlı beş şiirinden sonuncusunu 1933 yılında burada yazmış. Şiir daha sonra Edip Akbayram tarafından Aldırma Gönül ismiyle şarkıya da dönüştürüldü.
2024 yılı itibarıyla, Sinop Tarihi Cezaevi restorasyon sebebiyle geçici süreliğine ziyarete kapalı. Restorasyon çalışmaları neticesinde Sinop Kalesi’nin tamamıyla bir kültür kompleksine dönüştürülmesi hedefleniyor. Ziyarete açık olduğu dönemlerde Sinop Tarihi Cezaevi’ni ister bilet alarak ister MüzeKart ile gezebiliyorsunuz.