nerdeneredenerdenerede

İstanbul Gezilecek En İyi Yerler: İstanbul’da Gezilecek 86 Yer Tavsiyesi

İstanbul Gezilecek En İyi Yerler: İstanbul’da Gezilecek 86 Yer Tavsiyesi
Yahya Kemal’in “Sade bir semtini sevmek bile ömre değer.” dediği, Orhan Veli’nin gözleri kapalı dinlediği, Cahit Sıtkı’nın “gökyüzü mahallesi”, Sezai Karakoç’un “ey sevgili mahallesi”… Nice savaşlara, aşklara, kavgalara, hayallere, kavuşmalara ve çağlara tanıklık etmiş kadim bir şehir İstanbul. Sayısız farklı filme, diziye, şiire, öyküye ve romana konu olmuş; asırlardır kendinden hep söz ettirmeyi başarmış, eşine benzerine zor rastlanır bir kent. Öyle ya, kaç kente nasip olmuştur bir çağı kapatıp diğerini başlatmak? Kaç kent bunca medeniyete ev sahipliği yapmış, bir de üstüne her birinden izler taşımıştır günümüze kadar?

Söz konusu İstanbul kadar büyük, önemli ve görkemli bir şehir olunca, hakkında söylenecek söz de, içinde keşfedilecek durak da bitmiyor. Bu nedenle bugün lafı fazla uzatmadan sizi hemen listemize almak istiyoruz. Camiler, meydanlar, semtler, kiliseler, sokaklar, parklar, müzeler, kuleler, hamamlar… İstanbul’da mutlaka görülmesi gereken öyle çok yer var ki! Eğer sizin de yolunuz bu görkemli şehre düştüyse ve keşfetmeye bir yerden başlamak istiyorsanız; doğru yerdesiniz. Gelin, birlikte upuzun bir tura çıkalım ve İstanbul’un gezilecek en önemli yerleri listesine göz atalım. Elbette atladıklarımız da vardır ama İstanbul gezilecek yerler turu yapmayı düşünüyorsanız, bizce aşağıda yer alan duraklara mutlaka uğramalısınız.

1. Sultanahmet Meydanı - Fatih

Sultanahmet Meydanı

Ayasofya, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Yerebatan Sarnıcı, Sultan Ahmet Camii, Arasta Çarşısı… İstanbul’un turistik ve tarihi açıdan önem taşıyan birçok durağına ev sahipliği yapan ve asırlara meydan okuyarak günümüze...

İstanbul’un turistik açıdan en önemli merkezlerinden biri olan Sultanahmet Meydanı, tarihçesi Roma İmparatorluğu’na kadar uzanan bir bölge. Roma İmparatoru Septimius Severus’un 2. yüzyılın sonunda bu alanda inşa ettirdiği Hipodrom, İmparator Konstantin zamanında devasa ölçüde genişletilmiş. Böylece bu bölge de Hipodrom ismiyle anılmaya başlanmış. İstanbul’un fethinin ardından At Meydanı ismini alan bölge, uzun yıllar boyunca şehzadelerin sünnet düğünlerine ve büyük şenliklere ev sahipliği yapmış. 1616 yılında Sultan Ahmet Camii’nin inşası tamamlanınca, meydan da bugünkü ismini almış.

Sultanahmet Meydanı hâlen Hipodrom zamanından kalan Örme Dikilitaş, Obelisk ve Yılanlı Sütun abidelerine ev sahipliği yapıyor. Meydanın yanında Yerebatan Sarnıcı ile Binbirdirek Sarnıcı yer alıyor. Sultan Ahmet Camii’nin hemen karşısında bulunan İbrahim Paşa Sarayı da günümüzde Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ne dönüştürülmüş durumda. Elbette Ayasofya ve Arasta Çarşısı da Sultanahmet sınırları içinde. Kısacası, Sultanahmet Meydanı İstanbul’un tarihi ve turistik birçok değerini buluşturan kadim bir alan. Alman imparatoru II. Wilhelm tarafından II. Abdülhamid’e hediye edilen Alman Çeşmesi de meydan sınırları içinde yer alıyor.

2. Sultan Ahmet Camii - Fatih

Ayasofya’yla yan yana duran Sultan Ahmet Camii, I. Ahmet tarafından Mimar Sedefkar Mehmet Ağa’ya inşa ettirilmiş son derece görkemli bir yapı. 1609 ile 1617 yılları arasında inşası tamamlanan Sultan Ahmet Camii’nin en etkileyici özelliklerinden biri, yapımında 20 binden fazla mavi İznik çinisi kullanılmış olması. Her açıdan çok büyük bir ustalığın eseri olduğunu her detayında gözler önüne seren camii, çiniler sebebiyle “Mavi Camii” ismiyle de anılıyor. I. Ahmet Osmanlı İmparatorluğu’nda tahta çıkmış on altıncı padişah olduğu için, caminin minarelerinde de on altı şerefe bulunuyor.

3. Ayasofya Camii - Fatih

Ayasofya Camii

Birçok kişi tarafından “Dünyanın Sekizinci Harikası” olarak tanımlanan ve geçmişten günümüze dek ulaşan en etkileyici yapılardan biri olan Ayasofya, onu ziyaret eden herkesi büyüleyebilecek detayları içinde barındıran bir tasarıma sahip....

Adı (Hagia Sophia), Eski Yunancada “kutsal bilgelik” anlamı gelen Ayasofya Camii, dünya tarihinin gelmiş geçmiş en önemli eserlerinden biri. 532-537 yılları arasında Bizans hükümdarı I. Justinanus’un emriyle bir patrik katedrali şeklinde inşa edilmiş. Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u fethetmesinin ardından da camiye dönüştürülmüş. “Dünyanın Sekizinci Harikası” olarak da adlandırılan Ayasofya Camii, her noktasında insanı büyüleyen detaylarla bezeli. Müthiş bir ustalığın eseri olan bu görkemli ibadethane, 1935-2020 yılları arasında müze statüsü kazanmıştı. Ancak 2020 yılında yeniden camiye dönüştürüldü ve ibadete açıldı.

4. Topkapı Sarayı - Fatih

Topkapı Sarayı

İstanbul’un en çok ziyaret edilen mekanlarından bir tanesi olan Topkapı Sarayı Müzesi, Fatih ilçesinin Cankurtaran mahallesinde yer alıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü, 15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Merkez Saray olarak...

İstanbul’un ev sahipliği yaptığı nefes kesen güzellikteki mimari yapılardan biri de elbette Topkapı Sarayı. 1460’larda Fatih Sultan Mehmet’in emriyle inşa edilen bu ihtişamlı saray, 1478 yılında tamamlanmış. Ancak 19. yüzyıla dek yapıya çeşitli eklemeler yapılmaya devam edilmiş. Topkapı Sarayı, yaklaşık dört yüz yıl boyunca Osmanlı Devleti’nin sanat, eğitim ve yönetim alanlarındaki en önemli merkezi olma görevini üstlenmiş. 19. yüzyılın ikinci yarısında hanedanın Dolmabahçe Sarayı’na taşınması, Topkapı’nın işlevinin azalmasına yol açmış. Ancak değerinden hiçbir şey yitirmediği aşikar. 1924 yılında müzeye dönüştürülen Topkapı Sarayı, dünyanın en büyük saray müzelerinden biri. Aynı zamanda, Cumhuriyet tarihinin ilk müzesi olma unvanını da taşıyor.

5. Aya İrini Kilisesi Müzesi - Fatih

Aya İrini Kilisesi Müzesi

Topkapı Sarayı’nın birinci avlusunda yer alan Aya İrini Kilisesi, Bizans’ın ilk kilisesi olması nedeniyle tarihte oldukça önemli bir yere sahip. Roma İmparatoru Konstantin, bu yapıyı İstanbul’u yeniden kurduğu sırada, yani...

Günümüzde Ayasofya Müzesi Müdürlüğü’ne bağlı bir birim olan Aya İrini Kilisesi Müzesi, Bizans İmparatorluğu’nun kentteki ilk kilisesi. Roma İmparatoru Konstantin, İstanbul’u neredeyse baştan inşa ettirdiği dönemde yapılan bu dini mabede Azize Aya İrini’nin ismini vermiş. İlk etapta ahşap şekilde inşa edilen Aya İrini, tarih boyunca iki yangın ile bir deprem atlattığı için üç kez kapsamlı onarımlardan geçirilmiş. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinin ardından ise bir süreliğine silahların bakım işlemlerinin yapıldığı bir iç cephane olarak kullanılmış. Ardından, 19. yüzyılda müzeye dönüştürülmüş ve Osmanlı’nın ilk müzesi olma unvanını kazanmış.

6. Yerebatan Sarnıcı - Fatih

Yerebatan Sarnıcı

İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan Yerebatan Sarnıcı Müzesi, Fatih’in Yerebatan Caddesi’nde yer alıyor. İstanbul’un en mistik, en görkemli yapılarından olan Yerebatan Sarnıcı, Bizans döneminin görkemini günümüze kadar taşımayı başarıyor. Bazilika Sarnıcı...

Ülkemizin en mistik ve etkileyici müzelerinden biri olan Yerebatan Sarnıcı, Bizans hükümdarı I. Justiniaus’un emriyle M.S. 6. yüzyılda inşa edilmiş. Daha öncesinde sarnıcın inşa edildiği alanda bir Bazilika bulunuyormuş. Bu nedenle Yerebatan Sarnıcı’nın bazı kaynaklarda Bazilika Sarnıcı ismiyle anıldığını görmek de mümkün. 140 metre yüksekliğe ve 70 metre genişliğe sahip olan bu görkemli yeraltı sarnıcı, inşa edildiği döneme göre çağının çok ötesinde bir mimari yapı. Müze olarak gezilebilmesinin yanı sıra, ulusal ve uluslararası etkinliklere de sık sık ev sahipliği yapıyor.

7. Kapalıçarşı - Fatih

Kapalı Çarşı (İstanbul)

Tarihçesi 15. yüzyıla, yani Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesini takip eden sürece kadar uzanan Kapalıçarşı; yalnızca ülkemizin değil, dünyanın en büyük ve görkemli çarşılarından biri. Ülkemize yabancı ülkelerden gelen turistlerin...

Osmanlı Devleti’nde uygulanan vakıf sistemi gereğince Ayasofya’nın bakım ve onarım masraflarını karşılamak için gelir sağlamak amacıyla inşa edilen Kapalıçarşı, dünya tarihinin en eski ve büyük ticaret merkezlerinden biri. 1461 yılında temeli atılan bu devasa yapı, asırlar boyunca döneminin en önemli finans merkezi olmuş. Günümüzde 3600 dükkanı içinde barındıran Kapalıçarşı’nın ziyaretçi sayısı bazı günlerde 500 bini aşıyor. 45 bin metrekarelik bir alanı kaplayan çarşıyı baştan sona gezebilmek için bir tam gün bile yetersiz kalıyor.

8. Beyazıt Kulesi - Fatih

Beyazıt Kulesi

1749 yılında İstanbul’da gerçekleşen yangınları gözetleyebilmek ve görevlileri zamanında haberdar etmek amacıyla inşa edilmiş olan Beyazıt Kulesi, Fatih’in Beyazıt semtindeki en sembolik yapılardan biri. Yüksekliği 85 metreye ulaşan tarihi kule,...

İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüsü içinde bulunan Beyazıt Kulesi’nin ilk versiyonu 1749 yılında inşa edilmiş. Ancak kule 1756 ve 1826 yıllarında çıkan yangınlar sonucunda harap olunca iki kez yeniden yaptırılmış. Yüksekliği 85 metre olan ve günümüze dek varlığını koruyan üçüncü kule, mimar Senekerim Balyan’ın imzasını taşıyor. 1828 yılında Sultan II. Mahmut’un emriyle inşa edilen bu yapı; sancak, nöbet ve işaret katlarına ev sahipliği yapıyor. Beyazıt Kulesi bir dönem boyunca halka yangınları haber vermek için kullanılmış. Ardından, kulenin farklı renklerle aydınlatılması vesilesiyle halka bir sonraki günün hava tahminlerini bildirme uygulaması başlatılmış. 1995 yılında sonlandırılan bu uygulama, 2010’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kararıyla yeniden devreye sokuldu. Mavi renk güneşli, yeşil renk yağmurlu, sarı renk sisli, kırmızı renk de karlı havayı temsil ediyor.

9. Süleymaniye Camii - Fatih

Süleymaniye Camii

İstanbul’un tarihi mekanları saymakla bitmez. Bunlardan ilk akla gelenler arasında ise Süleymaniye Camii’ni söyleyebiliriz.Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile kendi adına yapılmaya başlanan, klasik Osmanlı mimarisi örneklerinden olan camii ve...

Mimar Sinan tarafından Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1557 yılları arasında inşa edilen Süleymaniye Camii, kentin en büyük camilerinden biri. Aslında bu tarihi yapıyı devasa bir kompleks olarak tanımlamak da mümkün. Çünkü içinde ibadethanelerden hamamlara, kütüphanelerden medreselere kadar birçok farklı bölüm barındırıyor. Mimar Sinan’ın kalfalık eseri olduğunu belirttiği bu eserin ne kadar ustalıkla inşa edilmiş olduğunu, asırlar içinde geçirdiği doğal afetlerden en ufak bir hasar bile almadan çıkmış olmasından da anlamak mümkün. Tarihi Yarımada’nın oluşturduğu meşhur İstanbul silüetinin en önemli parçalarından biri olan Süleymaniye Camii’nin dört minaresi ve on şerefesi bulunuyor.

10. Fatih Camii - Fatih

Fatih Camii

Büyük camiler, Osmanlı döneminde ibadethane işlevlerinin yanı sıra, sosyal yaşam açısından da önemli bir yer tutuyormuş. Camilerin içinde medreselerin, imarethanelerin, hamamların ve kütüphanelerin inşa edilmesi; Osmanlı’nın külliye kültürünü sürdüren en...

Osmanlı’nın külliye kültürünün sosyal yaşama katkılarını çok başarılı bir şekilde örnekleyen Fatih Camii, İstanbul’un fethinden yaklaşık on yıl sonra Fatih Sultan Mehmet’in emriyle inşa edilmiş. Mimar Sinaüddin Yusuf bin Abdullah tarafından 1462-1470 yılları arasında inşa edilen bu görkemli ibadethanenin yerinde daha öncesinde Haigoi Apostoloi Kilisesi yer alıyormuş. Caminin inşası için görkemli bir tepenin seçilmiş olmasının, artık bu topraklarda yeni bir inancın ve devletin olduğunu vurgulamak amacıyla yapıldığı düşünülüyor. Fatih Camii’nin külliyesinde geçmişte darüşşifa, medrese, cami, kütüphane, imarethane ve aş evi gibi birçok farklı bölüm bulunuyormuş. Ancak camiinin yıllar içinde maruz kaldığı büyük depremler nedeniyle bölümlerin yalnızca bir kısmı günümüze dek ulaşabilmiş.

11. Çinili Köşk (Fatih Müzesi) - Fatih

Çinili Köşk (Fatih Müzesi)

Fatih Sultan Mehmet’in Topkapı Sarayı sınırları içinde inşa ettirdiği ilk yapı olan Çinili Köşk, Arkeoloji Müzesi’nin tam karşısında kalan iki katlı yazlık bir köşk. 1472 yılında inşa edilen bu görkemli...

Fatih Sultan Mehmet’in emriyle 1472 yılında bir yazlık köşk olarak inşa edilen Çinili Köşk, padişahın Topkapı Sarayı sınırları içinde inşa ettirdiği ilk yapı. Selçuklu etkilerini de bünyesinde taşıyan erken dönem Osmanlı mimarisinin en önemli örneklerinden sayılan köşk, 1953 yılında Türk İslam eserlerinin sergilendiği bir müzeye dönüştürülmüş. İsmi Fatih Müzesi olarak değiştirilen ve ziyaretçilerine kapısını açan müze, günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin bünyesinde bulunuyor. Toplamda altı odaya ve bir orta salona ev sahipliği yapan müzede Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalan birbirinden değerli eserler mevcut. Özellikle 16. yüzyıldan günümüze dek ulaşan İznik çinileri ziyaretçileri büyülüyor.

12. Bozdoğan Kemeri - Fatih

Bozdoğan Kemeri

İstanbul’un Fatih ilçesindeki Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan Bozdoğan Kemeri’nin tam olarak hangi yılda ve kim tarafından yaptırıldığı hâlen belirsizliğini koruyor. Ancak yapılan araştırmalar, bu yapının Roma İmparatoru Hadrianus’un hükümdarlığı sırasında...

Tam olarak ne zaman ve kim tarafından inşa ettirildiği hâlen belirsizliğini koruyan Bozdoğan Kemeri, Atatürk Bulvarı üzerinde. İstanbul’un en eski yapılarından biri olması sayesinde, ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi görüyor. Tahminlere göre, bu görkemli kemer Roma İmparatoru Valens tarafından 364-378 yılları arasında bir dönemde inşa ettirilmiş. Kesme taşlarla inşa edilen yapı, hem Geç Roma ve Bizans hem de Osmanlı dönemleri boyunca İstanbul’un su ihtiyacının karşılanmasında büyük rol oynamış.

13. Cağaloğlu Hamamı - Fatih

Cağaloğlu Hamamı

Günümüzde İstanbul’un Fatih ilçesinin Eminönü semtindeki Prof. Kazım İsmail Gürkan Caddesi üzerinde yer alan Cağaloğlu Hamamı, yaklaşık üç asırdır ayakta. 1741 yılında Sultan Mahmut Kütüphanesi’ne gelir sağlamak amacıyla inşa ettirilen...

Eminönü’nün Prof. Kazım İsmail Gürkan Caddesi üzerinde bulunan Cağaloğlu Hamamı, 1741 yılında hizmete açılmış. Baş mimarlarının Süleyman Ağa ve Abdullah Ağa olduğu biliniyor. Neredeyse üç asırdır hizmet veren bu görkemli yapı, New York Times’ın Ölmeden Önce Görülmesi Gereken 1000 Yer listesinde bulunan tek Türk hamamı. İçinde Lokanta 1741 adlı bir restoranı da barındırıyor. Ziyaretçiler rezervasyon sırasında farklı hizmet paketlerini tercih edebiliyor. Ayrıca, Cağaloğlu Hamamı’nda gelin hamamı organizasyonu düzenlemek de mümkün.

14. Mısır Çarşısı - Fatih

Mısır Çarşısı

Yaklaşık üç buçuk asırdır tüm görkemini ve işlevini koruyarak varlığını sürdüren Mısır Çarşısı, Eminönü’ndeki Çiçek Pazarı ve Yeni Camii’nin yanında konumlanıyor. Bu çarşı yüzölçümü bakımından Kapalıçarşı’dan küçük. Ancak yine de...

Eminönü’ndeki Çiçek Pazarı’nın yanında yer alan Mısır Çarşısı’nın inşa emri 1597 yılında III. Murat’ın annesi Safiye Sultan tarafından verilmiş. Yeni Camii’ye gelir sağlamak amacıyla inşa edilen bu büyük ticaret merkezinin yapımı ancak 1664 yılında tamamlanabilmiş. Aslında bu yıllarda çarşı Valide Çarşısı veya Yeni Çarşı isimleriyle anılıyormuş. Ancak ağırlıklı olarak Mısır’dan gelen vergilerle inşa edilebilmiş olması nedeniyle ismi Mısır Çarşısı olarak kalmış. Tuğla, moloz taş ve kesme taş kullanılarak inşa edilmiş olan Mısır Çarşısı, altı kapılı bir yapı. Toplamda seksen altı dükkana ev sahipliği yapıyor. 1691 ve 1940 yıllarında çıkan yangınlarda ciddi ölçüde hasar görmüş olmasına rağmen, geçirdiği restorasyon çalışmalarının sonucunda hâlen tüm görkemiyle varlığını koruyor.

15. Gülhane Parkı - Fatih

Gülhane Parkı

Tarihi yarımadada, Sarayburnu olarak da anılan bölgede yer alan Gülhane Parkı, yüzyıllar boyu sarayın bir parçası olarak saray mensuplarınca kullanılmıştır. “Gülhane” adını içindeki güllerden alan park, geçmiş dönemlerde bahçe ya...

Topkapı Sarayı ile Sarayburnu arasında kalan Gülhane Parkı, ismini ev sahipliği yaptığı rengarenk güllerden alıyor. Asırlarca sarayın Hasbahçe’si olarak kullanılan bu büyük park, 1913 yılında Cemil Topuzlu’nun girişimleri sonucunda bazı düzenlemelerden geçirilerek ziyarete açılmış. Hatta ülkemizin “park” sözcüğüyle tanımlanan ilk alanı da yine burası olmuş. Yapılan ilk düzenlemelerde parkın içinde akvaryum, botanik bahçesi, tiyatro alanı ve müze gibi bölümlerin yanı sıra; gazino ve hayvanat bahçesi de varmış. Ancak 2001 yılında yapılan yeni bir düzenleme sonucu hayvanat bahçesi ve gazino kısımları çıkarılmış. Gülhane Parkı, 1839 yılında Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nun ilan edilişine ve Atatürk’ün yeni alfabemizi CHP üyelerine tanıttığı ana da tanıklık etmiş bir alan. Toplamda iki girişi bulunuyor ve birinci derece arkeolojik sit alanı statüsü taşıyor.

16. Balat - Fatih

Balat

İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Balat, Fatih ilçesinin sınırları içinde, Ayvansaray ve Fener arasında yer alıyor. Keza semtin ismi de Rumcada saray anlamına gelen palation sözcüğünden gelmiş. Balat, İstanbul...

Tarihçesi asırlar öncesine dayanan Balat, İstanbul turunuzda bir tam gününüzü gönül rahatlığıyla ayırabileceğiniz ve içinde keşfe değer çok sayıda durak barındıran büyüleyici bir semt. Geçmişte ağırlıklı olarak Yahudilerin yaşadığı bu semt, 1950’lerde yaşanan göç sonucunda bugünkü sakinlerine kalmış. Ancak günümüzde de Balat’ın geçmişte Müslüman, Yahudi ve Hristiyan nüfusa aynı anda ev sahipliği yapmış olmasından kalan kültür sentezinin etkilerini görmek mümkün. Tarihi binaları, rengarenk merdivenleri, kendine has atmosferi ve yakın zamanda açılan popüler mekanlarıyla Balat; baştan sona bir film setini andırıyor. Eğer yolunuz Balat ve Fener civarına düşerse Cibali, Gül Cami, Küçük Mustafa Paşa Hamamı, Ayakapı Hamamı ve Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi gibi birçok durağı ziyaret edebilirsiniz. Balat sokaklarını adımlamak, mükellef bir kahvaltı etmek ve antikacıları gezmek de başlı başına bir keyif.

17. Ahrida Sinagogu - Fatih

Ahrida Sinagogu

İsmini Makedonya’nın Ohri kasabasından, yani kurucularının geldikleri yerden alan Ahrida Sinagogu, günümüzde Balat semtinin Kürkçü Çeşme Sokağı’nda bulunuyor. 1693 yılına tarihlenen bir ferman, bize bu tarihi yapının İstanbul’un fethinden önce...

Tarihçesi İstanbul’un fethinden öncesine dek uzanan Ahrida Sinagogu, ismini Makedonya’nın Ohri şehrinden alıyor. Bu köklü ibadethane, Balat sinagoglarının içinde en görkemli olanı. Yapının en dikkat çekici özelliklerinden biri, teva adı verilen kürsünün gemi pruvasını andıracak şekilde inşa edilmiş olması. Bu tercih bir inanca göre Nuh’un Gemisi’ni, diğerine göreyse zamanında Sefaradları İspanya’dan Osmanlı topraklarına getiren kadırgaları sembolize ediyor. Ahrida Sinagogu, 93 Harbi’nin sürdüğü 18 Mayıs 1877 tarihinde bir dua törenine de ev sahipliği yapmış. Savaşın Osmanlı lehine bitmesi için edilen dualara Sadrazam İbrahim Edhem Paşa başta olmak üzere devlet erkanından birçok kişinin katıldığı biliniyor.

18. Çemberlitaş Hamamı - Fatih

Çemberlitaş Hamamı

İstanbul’un Fatih ilçesinin Çemberlitaş semtindeki Divanyolu caddesi üzerinde konumlanan Çemberlitaş Hamamı, 1584 yılından beri kesintisiz şekilde hizmete açık. Gelmiş geçmiş en köklü tarihi Türk hamamlarından biri olan bu yapı, Mimar...

Mimar Sinan’ın ne kadar büyük bir usta olduğunu bir kez daha gözler önüne seren Çemberlitaş Hamamı, Çemberlitaş’ın Divanyolu Caddesi üzerinde yer alıyor. Dile kolay, 1584 yılından beri kesintisiz şekilde hizmet veren bu görkemli yapı Nurbanu Sultan tarafından Valide-i Atik Külliyesi’ne gelir sağlamak için inşa ettirilmiş. Bitişik çifte hamam şeklinde tasarlanan yapının, geçmişte kadın ve erkek girişleri ayrıymış. Ancak günümüzde tüm ziyaretçiler erkekler için inşa edilmiş olan ve Vezir Hanı Caddesi’ndeki on basamaklı girişi kullanıyor. Kadınlar içeriye açılan bir kapıyla kendi bölümlerine geçebiliyor. Hamamda kese, köpük, aromaterapik yağ masajı, Hint baş masajı ve kil maskesi gibi hizmet seçenekleri de mevcut. Ayrıca, önceden rezervasyon yapılması halinde Çemberlitaş Hamamı’nda gelin hamamı organizasyonları da düzenlenebiliyor.

19. Yedikule Zindanları - Fatih

Yedikule Zindanları

Yalnızca İstanbul’un değil, aynı zamanda ülkemizin en eski açık hava müzelerinden biri olan Yedikule Zindanları; aslında zindan olarak kullanılmak amacıyla inşa edilmemiş. Türk Tarih Kurumu tarafından elde edilen veriler, Yedikule...

Ülkemizin en eski açık hava müzelerinden biri olan Yedikule Zindanları, esasen Bizans döneminde İstanbul’u ziyaret eden seçkin misafirleri ihtişamlı bir şekilde ağırlamak için inşa ettirilmiş. Bu yapıya ismini veren yedi kulenin dördü Bizans döneminde, kalan üçü de Fatih Sultan Mehmet’in hükümdarlığı sırasında inşa edilmiş. Yedikule Zindanları bir dönem gerçekten de zindan olarak kullanılmış. Ancak tarih boyunca sanat evi, hayvanat bahçesi, gözlem kulesi ve misafirhane gibi işlevler üstlendiği de biliniyor. Yapının kuleleri Genç Osman Kulesi, Cephanelik Kulesi, III. Ahmet Kulesi, Hazine Kulesi, Zindan Kulesi, Top Kulesi ve Bayrak Kulesi olarak adlandırılıyor.

20. Panorama 1453 Tarih Müzesi - Zeytinburnu

Panorama 1453 Tarih Müzesi

Ziyaretçilerine kapılarını 31 Ocak 2009 tarihinde açan Panorama 1453 Tarih Müzesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kente kazandırılmış olan bir müze. Aynı zamanda, dünyanın ilk tam panoramik müzesi olma unvanına da...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2009 yılında kente kazandırdığı Panorama 1453 Tarih Müzesi, dünyanın ilk tam panoramik müzesi olma unvanına sahip. Topkapı Kültür Parkı’nın içinde yer alan müze, İstanbul’un fethi hakkında ziyaretçileri bilgilendirmek ve onlara bu tarihi atmosferi yeniden yaşatmak amacıyla kurulmuş. Haftanın her günü 08:00-19:00 saatleri arasında gezilebilen Panorama 1453 Tarih Müzesi’nin içinde İstanbul Kitapçısı’nın bir şubesi de var. Ziyaretçiler hem kitap ve dergi hem de hediyelik eşya alışverişlerini bu şubeden yapabiliyor.

21. Galata Kulesi - Beyoğlu

Galata Kulesi

2013 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nin bir üyesi olan Galata Kulesi, İstanbul’un en ünlü ve önemli sembollerinden biri. Dünyanın en eski kulelerinden biri olarak da görülen bu görkemli...

2013’ten beri UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Galata Kulesi, İstanbul silüetinin bir diğer vazgeçilmez parçası. Dünyanın en eski ve ihtişamlı kulelerinden biri olan bu yapı 507-508 yılları arasında Bizans hükümdarı I. Justinianus tarafından inşa ettirilmiş. Asırlar içinde gördüğü hasar nedeniyle 14. yüzyılda baştan inşa edilerek bugünü formunu kazanmış. Osmanlı İmparatorluğu döneminde zindan ve yangın gözetleme kulesi olarak kullanılan Galata Kulesi, 2020 yılından bu yana müze statüsüne sahip. Ayrıca, Hezarfen Ahmet Çelebi’nin tahta kanatlarla yaptığı uçuş denemesinin buradan başladığı da biliniyor.

22. Taksim Meydanı - Beyoğlu

Taksim Meydanı

Günümüzde İstanbul’un en sembolik duraklarından biri haline gelen Taksim Meydanı’nın bulunduğu bölgeye, Osmanlı döneminde İstanbul’un civarındaki semtlere su dağıtmak için bir maksem inşa edilmiş. Maksemde depolanan suyun civar semtlere dağıtılması...

İstanbul’u ziyaret eden turistlerin büyük çoğunluğunun uğramadan geçmediği Taksim Meydanı; İstanbul’un kültür, alışveriş ve eğlence açısından en önemli merkezlerinden biri. Meydanın ismi Osmanlı döneminden kalmış. Bu dönemde buraya inşa edilen bir su maksemiyle civar semtlere su dağıtılır, başka bir deyişle taksim edilirmiş. Günümüzde, söz konusu su maksemi Cumhuriyet Anıtı’nın hemen ardında yer alıyor. Taksim Meydanı’nın en önemli simgesi olan ve 1928 yılında İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica tarafından inşa edilen Cumhuriyet Anıtı da yaklaşık 2,5 yıllık bir emeğin ürünü. Yüksekliği 11 metreye ulaşan anıtın bir yüzü Cumhuriyet Türkiyesi’ni, diğeri de Kurtuluş Savaşı’nı sembolize ediyor. Milli bayramlarda düzenlenen törenlere de ev sahipliği yapan Taksim Meydanı, aynı zamanda İstanbullular için vazgeçilmez bir buluşma noktası. Meydan civarında çok sayıda mağaza, sanat atölyesi, tiyatro, sergi salonu ve eğlence merkezi yer alıyor.

23. İstiklal Caddesi - Beyoğlu

İstiklal Caddesi

Ülkemizin en ünlü caddelerinden biri olan İstiklal Caddesi, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinin vazgeçilmez sembollerinden biri. Tünel Meydanı ile Taksim Meydanı’nı birbirine bağlayan caddenin uzunluğu 1,4 kilometreye ulaşıyor. Caddenin orta noktası, Galatasaray...

Tünel’le Taksim Meydanı’nı birbirine bağlayan 1,4 kilometrelik bir cadde olan İstiklal Caddesi, uzun yıllardır İstanbul’un en ünlü duraklarından biri. Aslında bu caddenin bulunduğu bölge Bizans dönemi boyunca mezarlıkların ve bağların bulunduğu bir alanmış. Ancak Galata’nın zaman içinde ticari ve sosyal açıdan gelişmesi, civarda yaşayan Latin halkların da yavaş yavaş bu bölgeye yerleşmesini sağlamış. 16. yüzyılda Venedik kolonilerinin de gelişiyle canlanmaya başlayan İstiklal Caddesi, 19. yüzyılda tünel, elektrik ve atlı tramvaylara kavuşmuş. Cumhuriyet’in ilanıyla da tam anlamıyla altın çağını yaşamaya başlamış. 1920 ve 1950’lerdeki büyük göç dalgası nedeniyle, İstiklal Caddesi’nin geçmişte farklı inançlara ve kültürlere ev sahipliği yapan atmosferinin bozulduğunu söylemek mümkün. Ancak 1990’lı yıllarda yapılan restorasyon çalışmaları, caddenin canlılık açısından eski günlerine dönmesini sağlamış durumda.

24. İstanbul Sinema Müzesi - Beyoğlu

İstanbul Sinema Müzesi

İstanbul’un Beyoğlu ilçesinin, ev sahipliği yaptığı sinemalar, sanat atölyeleri, müzeler ve sergi salonları sayesinde ülkemizin en zengin ve popüler kültür duraklarından biri olduğunu söylemek mümkün. Beyoğlu’nun meşhur İstiklal Caddesi’ndeki Atlas...

İstiklal Caddesi’ndeki Atlas Pasajı’nda yer alan İstanbul Sinema Müzesi, Beyoğlu Kültür Yolu’nun en önemli duraklarından biri. Pazartesi hariç tüm günlerde 11:00 ile 19:00 saatleri arasında açık olan müzenin bir katı dijital sinemayı, diğeri de sinema tarihini yansıtıyor. Sinema tarihi için ayrılan bölümde Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nun çekildiği kamerayı görmeniz de mümkün. Kapsamlı bir restorasyon çalışmasından geçirilen Atlas 1948 sinemasının da yakın zamanda konserlere ve gösterilere ev sahipliği yapması planlanıyor. Dünyanın en iyi ilk üç sinema müzesinden biri olarak gösterilen İstanbul Sinema Müzesi, yaklaşık iki asırlık tarihi binasıyla ve içinde barındırdığı değerli eserlerle gerçekten keşfedilmesi gereken bir atmosfere sahip.

25. Pera Müzesi - Beyoğlu

Pera Müzesi

Tepebaşı’nda bulunan Pera Müzesi, İstanbul’un en çok ilgi gören özel müzeleri arasında bulunuyor.  Suna ve İnan Kıraç Vakfı tarafından kurulmuş olan müze, 2005 yılından beri ziyaretçilerini ağırlıyor. Ülkemizin en nitelikli...

Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın girişimleriyle 2005 yılında ziyaretçilerine kapılarını açan Pera Müzesi, hem müze hem de kültür merkezi olma işlevlerini üstlenen bir yer. Müzenin içinde bulunduğu yapı, 1893 yılında ve mimar Achille Manoussos tarafından Tepebaşı’nda inşa edilmiş. Müzenin hazırlık süreci esnasında da kapsamlı bir restorasyon çalışmasından geçirilerek hem oldukça donanımlı hem de çağdaş bir müzeye dönüştürülmüş. Pazartesi günleri kapalı olan Pera Müzesi cuma günleri 10:00-22:00, pazar günleri 12:00-18:00, kalan günlerde ise 10:00-19:00 saatleri arasında ziyarete açık. Öğrenciler her çarşamba günü müzeyi herhangi bir ücret ödemeden ziyaret edebiliyor. Pera Müzesi’nde hem Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın Oryantalist Resim, Kütahya Çini ve Seramikleri ve Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri adlı koleksiyonları sergileniyor; hem de sergiler, etkinlikler, film gösterimleri ve atölyeler düzenleniyor.

26. Rahmi M. Koç Müzesi - Beyoğlu

Rahmi Koç Müzesi

İstanbul’un Hasköy semtinde bulunan Rahmi Koç Müzesi, 27.000 metrekarelik devasa bir alana yayılıyor. Üç ana bölümden meydana gelen müze, İstanbul’un en değerli müzeleri arasında yer alıyor. Pazartesi günleri haricinde saat...

Pazartesi haricinde her günde 10:00 ile 17:00 saatleri arasında gezilebilen Rahmi M. Koç Müzesi, Hasköy semtine yolunuz düştüğünde uğramadan geçmemeniz gereken bir durak. 1994 yılında açılan bu yapı, günümüzde 27 bin metrekarelik bir alanı kaplıyor ve toplamda üç ana bölümden oluşuyor. Söz konusu bölümler Mustafa V. Koç Binası, Tarihi Hasköy Tersanesi ve Açık Hava Sergileme Alanı ile Tarihi Lengerhane Binası olarak adlandırılıyor. Açık Hava Sergileme Alanı’nda klasik otomobillerden Turgut Alp Vinçi’ne, B-24 Liberator’den Fenerbahçe Vapuru’na kadar birçok araç sergileniyor. Tarihi Hasköy Tersanesi, aslına uygun şekilde restore edilerek 2001 yılında ziyarete açılmış. Mustafa V. Koç Binası da tarihi lengerhaneyi görmek isteyenlerin mutlaka uğraması gereken bir durak. Kısacası, Rahmi M. Koç Müzesi her köşesinde keşfe değer detaylar barındırıyor.

27. Aynalıkavak Kasrı - Beyoğlu

Aynalıkavak Kasrı

Aynalıkavak Sahil Sarayı, diğer ismiyle Tersane Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’da inşa ettiği dördüncü büyük saray olma özelliğine sahip. Ancak Tersane Sarayı’ndan günümüze dek ulaşabilmiş olan tek yapı, Aynalıkavak Kasrı olmuş....

Hasköy’de ziyaret edebileceğiniz bir diğer durak olan Aynalıkavak Kasrı, Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’da inşa ettiği dördüncü büyük saray olan Tersane Sarayı’ndan günümüze kadar ulaşabilen tek yapı. İsmini bu bölgede inşa edilmiş olan tersaneden alan bu sarayın diğer yapıları, zaman içinde tersanenin iyice büyüyüp gelişmesi nedeniyle bir bir yıkılmış. Bizans döneminde imparatorların dinlenme ve gezinti amacıyla ziyaret ettiği bu bölge, Osmanlı sultanları tarafından da Hasbahçe olarak kullanılmış. Kaptan-ı Derya Halil Paşa tarafından 1613 yılında I. Ahmed için yaptırılan Aynalıkavak Kasrı, aynı zamanda bu bölgede inşa edilmiş olan ilk saray binası. 1984 yılında müzeye dönüştürülen kasır, günümüzde haftanın pazartesi haricindeki tüm günlerinde 09:00 ile 18:00 saatleri arasında gezilebiliyor.

28. Masumiyet Müzesi - Beyoğlu

Masumiyet Müzesi

Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un 2008 yılında yayınlanan romanı Masumiyet Müzesi, 1974 yılında başlayıp 2000’lerin başında sona eren bir aşk öyküsünü anlatıyor. Elbette romanda anlatılanlar yalnızca aşk öyküsüyle sınırlı değil....

Firuzağa’da bulunan Masumiyet Müzesi, Orhan Pamuk’un 2008 yılında raflarda yerini alan aynı isimli romanındaki kurmaca evreni yansıtmak için açılmış bir müze. 2012 yılında ziyaretçilerine kapılarını açan bu yapı, bir romanın kurmaca dünyasını anlatması sebebiyle dünyada ilk ve tek. Müzede, romanın baş karakteri Kemal’in yıllar boyunca topladığı eşyalar çeşitli koleksiyonlar halinde sergileniyor. Başka bir deyişle, eğer Masumiyet Müzesi’ni okuduysanız, romanda ismi geçen tüm objeleri görmek için bu müzeyi ziyaret etmeniz yeterli. 19. yüzyıldan kalan bir binaya kurulmuş olan Masumiyet Müzesi, kitapta 83 bölüm olduğu için 83 adet vitrini içinde barındırıyor. Aslında müzeye giriş ücretli. Ancak Masumiyet Müzesi’nin her baskısının içinden bir müze bileti de çıkıyor.

29. Miniatürk - Beyoğlu

Miniatürk

Beyoğlu’nda bulunan, her yaş grubundan yerli ve yabancı turistlerin İstanbul turlarında popüler bir adres olan Miniatürk, kısa zamanda muhteşem bir Türkiye turu atmak isteyenler için de ideal bir mekân. Burası...

"Türkiye’nin Vitrini” sloganıyla yola çıkan Miniatürk, Sütlüce’nin Örnektepe Mahallesi’nde

bulunan ve yaklaşık 60 bin metrekarelik bir alanı kaplayan bir kompleks. Hem yerli hem de yabancı turistlerin kısa sürede kapsamlı bir Türkiye turu atmak için ziyaret edebileceği bu kompleks, haftanın her günü 09:00-19:00 saatleri arasında açık. Miniatürk’ün içinde ülkemizin en değerli turistik ve tarihi duraklarının sergilendiği devasa bir minyatür alanı bulunuyor. Maketlerle bezeli bu açık hava müzesinin genişliği yaklaşık 15 bin metrekare. Müzenin içinde Topkapı Sarayı’ndan Ayasofya’ya, Malabadi Köprüsü’nden Çanakkale Zafer Anıtı’na kadar birçok tarihi yapının 1/25 oranında küçültülmüş maketlerini incelemek mümkün. 300 araç kapasiteli bir otoparkı da bulunan Miniatürk’ün içinde oyun parkı, hediyelik eşya dükkanı, restoran, kafeterya, satranç ve labirent alanı, iki küçük müze ve Türkiye-İstanbul simülasyon helikopter turu gibi bölümler de yer alıyor.

30. İstanbul Modern Sanat Müzesi - Beyoğlu

İstanbul Modern Sanat Müzesi

İstanbul tarihi olduğu kadar bugünü ve bugünün sanat eserlerini de kucaklayan bir şehir. Bunun en güzel örneği de dünya çapında büyük bir üne sahip olan İstanbul Modern Sanat Müzesi. Beyoğlu’nda...

Haftanın pazartesi hariç her günü ziyarete açık olan İstanbul Modern Sanat Müzesi, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 2004 yılında kente kazandırılmış bir müze. Pazar günleri saat 11:00’de, diğer günlerde de 10:00’da kapılarını açıyor ve 18:00’e dek ziyaretçilerini ağırlıyor. Ülkemizin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi olma unvanına da sahip olan İstanbul Modern’de fotoğraf, mimari, yeni medya, tasarım ve sanat alanlarında üretilmiş birbirinden değerli koleksiyonlar sergileniyor. Müzede hem geçici hem de sürekli sergi alanları mevcut. Geçici sergiler binanın ikinci ve üçüncü katında yer alıyor.

31. Kılıç Ali Paşa Hamamı - Karaköy

Kılıç Ali Paşa Hamamı

İstanbul’un Karaköy ilçesinin Tophane semtinde yer alan Kılıç Ali Paşa Hamamı, Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan çok etkileyici bir yapı. 1578-1583 yılları arasında denizcilere hizmet vermesi amacıyla inşa edilen bu görkemli...

Tophane’nin en dikkat çekici ve köklü yapılarından biri olan Kılıç Ali Paşa Hamamı, ismini Osmanlı donanmasının en güçlü ve cesur kaptanlarından biri olan Kılıç Ali Paşa’dan alıyor. Aslen İtalyan olan Kılıç Ali Paşa, genç yaşta Osmanlı ordusuna esir düştükten sonra katıldığı savaşlarda gösterdiği başarılar sonucunda kısa sürede yükselmiş. Müslüman olduktan sonra Uluç Ali olarak değiştirdiği ismi, İnebahtı Deniz Savaşı’nda gösterdiği üstün performansla Kaptan-ı Derya unvanını kazanmasıyla Kılıç Ali Paşa olarak bir kez daha değişmiş. Onun adına Mimar Sinan tarafından 1578-1583 yılları arasında inşa edilen Kılıç Ali Paşa Hamamı, Mimar Sinan’ın ustalığını bir kez daha kanıtlayan görkemli bir silüete sahip. Kapsamlı bir restorasyon çalışmasının ardından yeniden ziyaretçilerine kapılarını açan hamamın dışında bir hediyelik eşya dükkanı ve mini kafe de yer alıyor.

32. Dolmabahçe Sarayı - Beşiktaş

Dolmabahçe Sarayı

Evliya Çelebi’nin eserlerine göre, Dolmabahçe Sarayı’nın günümüzde bulunduğu yere Yavuz Sultan Selim döneminde bir köşk inşa edilmiş. I. Ahmet’in hükümdarlığı sırasında ise bu köşkün bulunduğu alan taşla doldurulmuş ve bu...

1842 yılında I. Abdülmecit’in emriyle Karabet Balyan tarafından inşasına başlanan Dolmabahçe Sarayı, günümüzde Boğaz’ın nefes kesen manzarasına hakim bir konumda 110 bin metrekarelik bir alanı kaplıyor. İnşa süreci ancak 1856 yılında tamamlanan bu görkemli saray, Cumhuriyet’in ilanının ardından İstanbul’daki Cumhurbaşkanlığı Konutu işlevini kazanmış. Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938 tarihinde hayata gözlerini yumduğu yer de burası olduğu için, Dolmabahçe, Cumhuriyet tarihinde manevi açıdan da çok önemli bir yere sahip. Saat Kulesi, Mabeyn, Harem ve Dolmabahçe Camisi olmak üzere dört bölümden oluşan Dolmabahçe Sarayı’nda 285 oda, 46 salon, 68 tuvalet ve 6 hamam yer alıyor.

33. Yıldız Sarayı - Beşiktaş

Yıldız Sarayı

İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde bulunan Yıldız Sarayı, Osmanlı saray mimarisinde verilen son örnek olma özelliğine sahip. Yıldız tepesinin üzerinde konumlanan bu sarayın içinde bulunduğu arazi, Kanuni Sultan Süleyman’ın hüküm sürdüğü dönemin...

Osmanlı İmparatorluğu tarafından inşa edilen son saray olan Yıldız Sarayı, toplamda dokuz farklı yapıya ev sahipliği yapıyor. Tarihte ilk kez Sultan I. Ahmed, sarayın günümüzde bulunduğu arazinin üzerine bir kasır inşa ettirmiş. Ardından, III. Selim döneminde Yıldız Kasrı, I. Abdülaziz döneminde de Büyük Hümayun Köşkü inşa edilmiş. Sarayın Hasbahçe isimli iç bahçesi de yemyeşil atmosferi ve içinde bulunan nehir görünümlü havuzuyla ziyaretçileri büyülüyor. Saraya Beşiktaş’tan kalkan minibüs ve otobüsler aracılığıyla ulaşım sağlamak mümkün.

34. Yıldız Parkı - Beşiktaş

Yıldız Parkı

Beşiktaş’ta Boğaz’ı gören bir yamaca konuşlanmış olan Yıldız Parkı (ya da Korusu), bazı kaynaklara göre adını II. Mahmut döneminde o alanda yapılan köşkten almıştır. Aynı zamanda Yıldız Sarayı’na ev sahipliği...

Yıldız Sarayı’nın içinde bulunduğu Yıldız Parkı; ıhlamur, çam, ladin, meşe, sedir, köknar ve akçaağaç gibi envai çeşit bitki türüne ev sahipliği yapan yemyeşil bir alan. Özellikle II. Abdülhamit döneminde, saray kompleksinin bahçesi olarak kullanılmış ve zaman içinde çevresine kasır, kütüphane ve camii gibi bölümler eklenmiş. 1940’lı yıllarda İstanbul valisi Lütfi Kırdar tarafından satın alındıktan sonra belediyenin mülkiyetine geçmiş ve halkın ziyaretine açılmış. Günümüzde de şehrin betonundan kaçmak ve doğaya sığınmak isteyenlerin uğrak noktası olan Yıldız Parkı; Küçük Mecidiye Camii, Malta Köşkü, III. Selim Çeşmesi ve Çadır Köşkü gibi tarihi yapılara da ev sahipliği yapıyor.

35. Ihlamur Kasırları - Beşiktaş

Ihlamur Kasırları

Günümüzde Ihlamur Vadisi olarak adlandırılan alan, 18. yüzyılda Osmanlı’nın tersane emiri olan Hacı Hüseyin Ağa’nın sahibi olduğu bir mesire yeri olduğu biliniyor. Bu nedenle Beşiktaş, Nişantaşı ve Yıldız’ın arasında kalan...

Beşiktaş, Yıldız ve Nişantaşı arasında kalan Ihlamur Vadisi adlı bölge, 18. yüzyılda Osmanlı tersane emiri Hacı Hüseyin Ağa’ya aitmiş. Ancak III. Ahmed döneminde bu alan Hasbahçe’ye dönüştürülmüş ve Sultan Abdülmecid’in hükümdarlığı sırasında buraya iki farklı yapı inşa edilmiş. Ihlamur Kasırları’nı oluşturan bu yapıların biri Merasim Köşkü, diğeri de Maiyet Köşkü olarak adlandırılıyor. Merasim Köşkü barok stildeki merdivenleri ve hareketli kabartmalarıyla Osmanlı’nın 19. yüzyılda tercih ettiği Batılı dekorasyon stilinin etkileyici bir örneği. Maiyet Köşkü ise daha yalın ve geleneksel tarzda bir dekorasyon anlayışına sahip. Günümüzde Merasim Köşkü müze-saray işlevine sahip olduğu için ziyarete açık. Maiyet Köşkü ise kışlık kafeterya olarak kullanılıyor. Hem Ihlamur Kasırları’nın bahçesi hem de Maiyet Köşkü’nün iç kısmındaki havuzun etrafı ise yazlık kafeterya olarak düzenlenmiş.

36. Ortaköy - Beşiktaş

Ortaköy

Avrupa yakasında ve Beşiktaş ilçesi sınırları içinde yer alan Ortaköy, İstanbul sakinleri ve turistler tarafından en sık ziyaret edilen semtlerden biri. Deniz kenarına ve vadi boyunca ilerleyen yamaçlara kurulmuş bir...

Beşiktaş’ın en gözde semtlerinden biri olan Ortaköy, keyifli bir hafta sonu ya da gün geçirmek için doğrudan rotanızı çevirebileceğiniz bir adres. Bizans döneminde bir balıkçı köyü olduğu bilinen bu sevimli semt, deniz kenarındaki ayrıcalıklı konumu ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Geçmişte İstanbul’un en ünlü gece kulüplerine ve meyhanelerine de ev sahipliği yapmış olan Ortaköy’de yeme içme işletmeleri oldukça çeşitli. Semte girdiğiniz anda sizi kumpirciler karşılıyor ve denize doğru ilerledikçe semtin ünlü tarihi camisini ve meydanını görüyorsunuz. Ahşap yapılarla çevrili olan meydanın yakınında Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan ve 1570’lerde inşa edildiği düşünülen tarihi bir hamam da bulunuyor.

37. Büyük Mecidiye Camii (Ortaköy Camii)

Büyük Mecidiye Camii (Ortaköy Camii)

İstanbul’un ünlü silüetinin önemli bir parçası olan Büyük Mecidiye Camii, halk arasındaki ismiyle Ortaköy Camii, Beşiktaş ilçesine bağlı Ortaköy semtinin en meşhur simgelerinden biri haline gelmiş durumda. 1853 yılında Sultan...

Ortaköy’ün en önemli simgelerinden biri olan Büyük Mecidiye Camii, 1853 yılında Sultan Abdülmecid’in emriyle Nigoğos Balyan tarafından inşa edilmiş bir ibadethane. Tek şerefesi ve iki minaresi olan caminin özellikle neo-barok stilinden izler taşıyan minberi ve mihrabı çok etkileyici bir görünüme sahip. Caminin özel tasarımı, Boğaz’daki ışığı tüm renkleriyle içeri alabilmesini sağlıyor. Yıllar içinde defalarca kez deprem ve yangın gibi sebeplerle hasar gören ve ardından onarım gören Büyük Mecidiye Camii, son olarak 2011 yılında üç yıllık bir restorasyon çalışmasından geçirildi. 2014 yılında tamamlanan bu çalışma sonucunda, artık hem ziyarete hem ibadete açık.

38. Rumeli Hisarı - Sarıyer

Rumeli Hisarı

İstanbul’un en önemli tarihi yapılarından ve sembollerinden biri olan Rumeli Hisarı’nın inşasına 1452 yılının mart ayında başlanmış. Bu hisarın inşa edilme amacı, Boğaziçi’nden geçen gemilerin kontrolünün sağlanabilmesiymiş. Fatih Sultan Mehmet...

Fatih Sultan Mehmet tarafından 1452 yılında Boğaz’dan geçen gemilerin kontrolünü sağlamak amacıyla inşa ettirilen Rumeli Hisarı, İstanbul’un fethinin ardından başta taşıdığı önemi yitirmiş. Bu nedenle bir süre sonra devlet hapishanesine çevrilmiş. Tarihte birkaç kez çok kapsamlı restorasyon çalışmalarından geçirilen yapı, 1953-1968 yıllarında gördüğü ciddi onarımlardan sonra müze statüsü kazanarak ziyaretçilerine kapılarını açmış. İstanbul silüetinin çok önemli bir parçasını oluşturan Rumeli Hisarı, yemyeşil atmosferi ve manzarasıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Söz konusu manzaranın daha da güzel bir noktadan izlenebilmesi için, Rumeli Hisarı’nda toplamda üç tane seyir terası da bulunuyor.

39. Belgrad Ormanı - Sarıyer

Belgrad Ormanı

Belgrad Ormanı, Kuzey Ormanları olarak anılan ormanların bir parçasıdır ve tarih öncesi dönemlerden bugüne İstanbul’un hem su hem de oksijen açısından önemli bir noktası olma özelliğini sürdürmüştür. Bugün yaklaşık 5.500...

İstanbul’un hem su hem de oksijen açısından kalbi olarak tanımlayabileceğimiz Belgrad Ormanı, yaklaşık 5500 hektarlık bir alana yayılan yemyeşil bir orman. Burası, ismini Kanuni Sultan Süleyman döneminde Belgrad seferinde esir düşenlerin yerleştirildiği bir alan olmasından alıyor. Bu sayede Bizans’tan kalan köyler canlandırılmış ve yeni köyler kurulmuş. Ancak yıllar içinde köy halkının çevreyi kirletmesine karşılık alınan önlemler yeterli olmayınca, 1894 yılında alınan kararla köyler boşaltılmış. Bu tarihten itibaren ağaç kesmek ya da doğaya zarar vermek gibi eylemlerde bulunanlara ciddi yaptırımlar uygulanmaya başlanmış.

1953 yılında Muhafaza Ormanı olarak kabul edilen Belgrad Ormanı, 1959 yılında ülkemizin ilk yaban hayvanı üretim tesisine de ev sahipliği yapmış. Buradaki Kızıl Geyik Üretim Tesisi’nde yetişen geyikler, doğal yaşamın desteklenmesi amacıyla geyik popülasyonunun riske girdiği farklı illere gönderiliyor. Haftanın her günü ve saati açık olan Belgrad Ormanı, özellikle yaz aylarında ve hafta sonlarında çok kalabalık olabiliyor. Bu nedenle eğer sakin bir atmosferde vakit geçirmeyi tercih ediyorsanız, ziyaretinizi sabahın erken saatlerinde ya da hafta içinde planlamanızı tavsiye ederiz.

40. Emirgan Korusu - Sarıyer

Emirgan Korusu

Emirgan Korusu İstanbul’un Sarıyer ilçesinde Emirgan semtinde, İstinye koyu ve İstanbul Boğazı’na hâkim bir tepede konuşlanmıştır. 16. yüzyıla kadar Osmanlı yerleşimi olmayan Emirgan semtinin geçmişine bakıldığında hayli çalkantılı olduğu görülüyor....

Emirgan ve İstinye arasında kalan Emirgan Korusu, IV. Murad tarafından İranlı hükümdar Emirguneoğlu Tahmasb Kulu Han’a bağışlanmış bir alan. Emirguneoğlu zaman içinde bu alana köşkler, yalılar ve bahçeler yaptırınca zaman içinde de bu semt Emirgan ismiyle anılmaya başlanmış. Tıpkı Belgrad Ormanı gibi, Emirgan Korusu da İstanbul sakinlerinin doğada vakit geçirmek için sık sık kaçtıkları bir destinasyon. 1940’larda Lütfi Kırdar tarafından satın alındıktan sonra restorasyondan geçirilen ve halkın ziyaretine açılan koru; Beyaz Köşk, Sarı Köşk ve Pembe Köşk’e de ev sahipliği yapıyor. Bu köşkler kafeterya ve restoran olarak hizmet veriyor. Emirgan Korusu, haftanın her günü 07:00 ile 23:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.

41. Sakıp Sabancı Müzesi - Sarıyer

Sakıp Sabancı Müzesi

Türkiye’nin öne çıkmış iş insanlarından olan merhum Sakıp Sabancı'nın köşkü, kendisinin koleksiyon olarak biriktirdiği pek çok eser ve objenin de sergilendiği bir müze hâline getirilmiş. Sarıyer’de bulunan Sakıp Sabancı Müzesi...

Boğaziçi’nin en eski yerleşimlerinden biri olan Sakıp Sabancı Müzesi, Emirgan’ın turistik açıdan en popüler durakları arasında. Müzeye ev sahipliği yapan yapı, 1925 yılında Prens Mehmed Ali Hasan’ın emriyle Edoardo De Nari tarafından inşa edilmiş. Mısır Hıdiv ailesinin üyeleri tarafından uzun süre yazlık konut olarak kullanılan köşk, 1951 yılında Hacı Ömer Sabancı tarafından satın alınmış. 1996 yılında ise Sakıp Sabancı tarafından sürekli konut olarak kullanılmaya başlanmış. Yıllarca Sakıp Sabancı’nın resim ve hat koleksiyonlarına da ev sahipliği yapan köşk, 1998’de içindeki koleksiyonlarla birlikte Sabancı Üniversitesi’ne bağışlanarak müzeye dönüştürülmüş. Böylece restorasyondan geçirilerek 2002’de ziyarete açılan Sakıp Sabancı Müzesi’nde, Sakıp Sabancı’nın birbirinden değerli resim, hat ve eşya koleksiyonları sergileniyor. Salı günleri 10:00-18:00 saatleri arasında ücretsiz gezilebilen müze; cumartesi günleri 10:00-20:00, pazartesi hariç diğer tüm günlerde ise 10:00-18:00 saatleri arasında açık.

42. Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi - Sarıyer

Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi

İstanbul’un Sarıyer ilçesine bağlı Tarabya semtinde ziyaretçilerini ağırlayan Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi, 2000 yılında açıldı. Klasik otomobil tutkunlarına oldukça keyifli bir gün geçirme fırsatı sunan müzede sergilenen otomobillerin her...

Tarabya’da bulunan Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi, klasik otomobil tutkunları için gerçek bir keşif cenneti. 2000 yılında açılan müzede sergilenen otomobillerin her biri farklı bir hikayeye sahip. Ayrıca, müzenin içinde 1950’lerde Amerika’da kullanılan fast food restoranlarının birebir kopyası olan bir bar mevcut. Üst katta ise İngiliz Bar yer alıyor. Küçük bir klasik otomobil yarış pistine de ev sahipliği yapan müzenin özellikle maket otomobil koleksiyonu ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi görüyor.

43. Garipçe Köyü - Sarıyer

Garipçe

İstanbul’un Sarıyer ilçesine bağlı olan ve Sarıyer’den Kilyos yönüne doğru yaklaşık on kilometre gidince karşınıza çıkan Garipçe Köyü, Rumeli Kavağı ve Rumeli Hisarı arasında kalan çok keyifli bir destinasyon. Geçimini...

Sarıyer’in merkezine yaklaşık on kilometre uzaklıkta bulunan ve Rumeli Kavşağı ile Rumeli Hisarı arasında kalan Garipçe Köyü; sessiz, sakin ve huzurlu bir atmosferde vakit geçirmek isteyenler için ideal bir destinasyon. Yalnızca bir bakkala, birkaç restorana ve bir kahveye ev sahipliği yapan bu sevimli köy, geçimini ağırlıklı olarak balıkçılık üzerinden sağlıyor. Yolunuz Garipçe’ye düşerse Garipçe Kalesi, Hasan Paşa Kulesi, Garipçe Plajı ve Menekşe Plajı gibi durakları ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca, bu köyde yer alan sınırlı sayıdaki restoranlar, hem kahvaltı hem de akşam yemeği menülerinde iddialı lezzetler sunuyor.

44. Maçka Demokrasi Parkı - Şişli

Maçka Demokrasi Parkı

Maçka Parkı ya da resmi ismiyle Maçka Demokrasi Parkı, İstanbul’un Şişli ilçesi sınırlarında kalan yemyeşil bir alan. İstanbul sakinlerinin doğanın içinde vakit geçirmek ve şehrin stresli atmosferinden kaçmak için sık...

1993 yılında ismine “Demokrasi” sözcüğü de eklenen Maçka Parkı; özellikle Dolmabahçe, Harbiye ve Nişantaşı sakinlerinin uğrak noktası. İçinde iç içe geçmiş dokuz yapay havuz, teleferik, çocuk oyun alanları, spor aletleri parkları, lokanta, yapay ada ve kahvehaneler gibi birçok bölüm barındırıyor. Son derece zengin bir bitki örtüsüne sahip olan park, fotoğrafçılar tarafından da sıklıkla ziyaret ediliyor. Özellikle bahar aylarında yemyeşil bir atmosferde vakit geçirmek ve biraz kafa dinlemek isterseniz Maçka Demokrasi Parkı’nı ziyaret edebilirsiniz.

45. Atatürk Müzesi - Şişli

Atatürk Müzesi

İstanbul’un Şişli ilçesi sınırlarında bulunan Atatürk Müzesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli Mücadele’ye hazırlandığı sırada kiraladığı evin içinde ziyaretçilerini ağırlıyor. 28 Mayıs 1928 tarihinde İstanbul Belediyesi’nin satın aldığı bu yapı, 1942...

Atatürk’ün 1918 yılının Aralık ayından, Samsun’a ayak bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinden üç gün öncesine kadar konakladığı ve arkadaşlarıyla vatanı kurtarma planları yaptığı evin içinde bulunmak ister miydiniz? 1928 yılında İstanbul Belediyesi tarafından satın alınan ve 1991’e dek birkaç kez restorasyondan geçirilen bu ev, günümüzde Atatürk Müzesi ya da Atatürk İnkılabı Müzesi ismiyle ziyaretçilerini ağırlıyor. Ağırlıklı olarak Atatürk’ün kişisel eşyalarının sergilendiği müzede kendisinin Sivas Kongresi’nde giydiği kıyafetlerden el yazısıyla kaleme aldığı belgelere kadar çok sayıda değerli sergi eşyası mevcut. Üç katlı bir yapı olan müzenin giriş katında yaver ve yemek odaları, ikinci katında ise toplantı, çalışma ve yatak odaları var. En üst katın ise geçmişte Zübeyde Hanım ve Makbule Hanım tarafından kullanıldığı biliniyor.

46. Bakırköy Botanik Parkı - Bakırköy

Bakırköy Botanik Parkı

İstanbul’un Bakırköy ilçesinde 2013 yılında ziyarete açılan Bakırköy Botanik Parkı, 96 bin metrekarelik bir alanı kaplıyor. Tematik park şeklinde inşa edilen bu kompleksin hemen girişinde konuşan dinozor heykelleri yer alıyor....

Tematik park konseptiyle inşa edilen ve 2013’te halkın hizmetine açılan Bakırköy Botanik Parkı; içinde çok sayıda tematik bahçe, oyun alanı, sosyal tesis ve piknik alanı bulunduran bir kompleks. Haftanın her günü 07:00 ile 23:00 saatleri arasında gezilebilen parkta toplamda 262 binden fazla bitki bulunuyor. Söz konusu bitkilerin bazıları, 40-50 yıllık ağaçlardan oluşuyor. Hem yetişkinlerin hem de çocukların bitkiler ve doğa hakkında bilgi sahibi olabilmesi için açılan Bakırköy Botanik Parkı, özellikle çocuklar için çok ilgi çekici bir destinasyon. Girişte konuşan dinozor heykellerinin bulunduğu park, 11,5 metrelik yükseklikleriyle ülkemizin en uzun iki oyun kulesine de ev sahipliği yapıyor.

47. Florya Atatürk Deniz Köşkü - Bakırköy

Marmara Denizi’ne kıyısı bulunan Florya, 19. yüzyıl boyunca avcılar dışında kimsenin ilgisini çekmeyen bir yerleşim bölgesiymiş. Ancak Atatürk’ün bu semte olan ilgisi, Florya’yı da zaman içinde son derece popüler bir...

Günümüzde çok popüler bir semt olan Florya’nın 19. yüzyıl boyunca sadece avcılar tarafından ziyaret edildiğini, ancak Atatürk’ün bu semte olan ilgisi sonucunda Florya’nın zaman içinde büyük bir popülerlik kazandığını biliyor muydunuz? Bu semtte yer alan Florya Atatürk Deniz Köşkü de İstanbul Belediyesi tarafından inşa ettirilmiş ve 14 Ağustos 1935’te kullanıma açılmış. Atatürk özellikle 1936 yılının yazında bu köşkü hem toplantılarını gerçekleştirmek hem de önemli misafirlerini ağırlamak için kullanmış. Atatürk’ün vefatının ardından Cumhurbaşkanlığı’na ait bir yazlık konuta dönüştürülen yapı, 1988 yılında restore edildikten sonra müze statüsü kazanmış. Günümüzde hâlen ziyarete açık olan bu müzenin içinde sonradan yerleştirilmiş dönem eşyaları ve objeleri yer alıyor.

48. İstanbul Akvaryum - Bakırköy

İstanbul Akvaryum

Belgesel tadında bir tatil gün yaşayabileceğiniz İstanbul Akvaryum, İstanbul’un en çok ilgi gören komplekslerinden bir tanesi. Çocuklar kadar yetişkinlerin de ilgisini çeken akvaryumda dünya denizlerinde yaşayan hemen hemen tüm balık...

Hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap eden bir kompleks olan İstanbul Akvaryum, bir su altı belgeselinin içindeymiş gibi hissetmek için gönül rahatlığıyla ziyaret edebileceğiniz bir adres. Florya’da bulunan bu devasa akvaryumun içinde on yedi farklı tema mevcut. Temaların her birinde envai çeşit deniz canlısını yakından inceleyebiliyor, kendinizi akvaryumun büyüleyici atmosferine bırakabiliyorsunuz. Bir de yağmur ormanına ev sahipliği yapan kompleksin içinde yaşayan en büyük canlı, Limon Köpekbalığı. 17 bin canlıyı içinde barındıran İstanbul Akvaryum’da kırmızı karınlı piranalardan Gentoo penguenlerine, orfozlardan palyaço balıklarına kadar ilgi çekici yüzlerce farklı tür var. Siz de bu türleri keşfetme fırsatını yakalamak için İstanbul Akvaryum’u ziyaret etmeyi unutmayın.

49. Eyüp Sultan Camii - Eyüpsultan

Eyüp Sultan Camii

Eminönü’nden kalkan 99 ve 99A otobüsleriyle doğrudan ulaşım sağlanabilen Eyüp Sultan Camii, İstanbul’un Eyüpsultan ilçesinin merkezinde konumlanan görkemli ve tarihi bir ibadethane. 1458 yılında inşa edilmiş, ancak bu tarihten sonra...

1458 yılında inşa edilen Eyüp Sultan Camii, hem avlusundaki asırlık çınar ağacı hem de tarihi ve manevi atmosferi sayesinde ziyaretçiler tarafından ilgi gören bir ibadethane. İnşa edilmesinin ardından defalarca kez onarımdan geçmiş ve özellikle minareleri yeniden inşa edilmiş. Caminin ortasında Eyüp Sultan’ın türbesi, sandukanın ucunda ise bir pınar yer alıyor. Asırlık çınar ağacı da avluya çıktığınızda sizi karşılıyor.

50. Pierre Loti Tepesi - Eyüpsultan

Pierre Loti Tepesi

İstanbul’un Eyüpsultan ilçesi sınırları içinde kalan Pierre Loti Tepesi, Haliç’in nefes kesen panoramik manzarasını seyretmek için tercih edebileceğiniz en ideal nokta. Bu tepe ve tepede bulunan tarihi kahve, ismini ünlü...

Haliç’in nefes kesen panoramik manzarasını ayaklarınızın altına seren Pierre Loti Tepesi, birçok filmde de gördüğümüz Tarihi Kahve’ye de ev sahipliği yapıyor. İsmini Fransız yazar Pierre Loti’den alan bu tepe, ilk kez 1876 yılında bir deniz subayı olarak İstanbul’u ziyaret eden Loti’yi adeta büyülemiş. Kendisini hayatı boyunca bir Türk dostu ve İstanbul aşığı olarak nitelendiren Loti, sonraki İstanbul ziyaretlerinde de mutlaka bu tepeye uğramış. Böylece tepenin adı da onunla anılmaya başlanmış. Pierre Loti Tepesi’nde bir çay veya kahve molası vererek müthiş manzarayı izlemenin keyfi gerçekten bambaşka. Siz de yorgunluğunuzu atmak ya da İstanbul’u böyle görkemli bir açıdan izlemek için Tarihi Kahve’ye uğrayabilirsiniz.

51. Vialand Tema Park - Eyüpsultan

Vialand Tema Park

Yaklaşık 600 bin metrekarelik devasa bir alana yayılan Vialand Tema Park, tema park konseptini AVM ile birleştiren bir eğlence ve yaşam kompleksi. Yaklaşık 650 milyon dolarlık bir yatırım sonucunda 2013...

Gösteri merkezi, AVM ve tema park konseptlerini buluşturan bir eğlence ve yaşam kompleksi olan Vialand Tema Park, 2013 yılında hizmete açıldı. Kompleksin içinde 200’den fazla mağazaya ev sahipliği yapan alışveriş caddeleri, yetişkinlere ve çocuklara yönelik eğlence üniteleri, gösteri merkezleri, otel ve parkur bölümleri bulunuyor. Günlük bilet ya da yıllık kart satın alarak girebileceğiniz Vialand’de 15 yaşından küçük ziyaretçiler ancak refakatçi eşliğinde bilet alabiliyor. 0-3 yaş arası çocuklardan ise ücret alınmıyor.

52. Kariye Camii - Eyüpsultan

Kariye Camii

Günümüzde İstanbul’un Eyüpsultan ilçesi sınırlarında bulunan Kariye Camii’nin tarihçesi Bizans dönemine kadar uzanıyor. Bu görkemli yapı, Bizans döneminin en önemli yapı komplekslerinden biri olan Khora Manastırı’nın merkeziymiş. Khora sözcüğü, Grekçede...

Khora Manastırı’nın Bizans dönemindeki en büyük ve önemli yapı komplekslerinden biri olduğu biliniyor. Yapılan araştırmalar, bu manastırın 6. yüzyılda İmparator Justinianus’un emriyle inşa ettirildiğini gösteriyor. İstanbul’un fethi esnasında hiçbir zarar görmeyen Khora Manastırı, 1511 yılında yanına bir medrese eklenerek camiye dönüştürülmüş. Böylece Kariye Camii ismini almış ve 1945 yılına dek ibadete açıkmış. 1945 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye dönüştürüldükten sonra, 2020’de Cumhurbaşkanı Kararı ile yeniden cami statüsü kazanmış.

53. Haydarpaşa Garı - Kadıköy

Haydarpaşa Garı

Eminönü ile Kadıköy arasında vapurla seyahat ederken tüm görkemiyle karşınıza çıkan Haydarpaşa Garı, İstanbul’un en önemli ve etkileyici tarihi yapılarından biri. 1906 ile 1908 yılları arasında İstanbul-Bağdat Demiryolu’nun ilk istasyonu...

1906-1908 yılları arasında İstanbul Bağdat Demiryolu’nun başlangıç noktası olarak inşa edilen Haydarpaşa Garı, kentin en büyüleyici tarihi yapılarından biri. Toplamda beş katlı şekilde tasarlanan bu görkemli gar binası, mimarlarının Alman olması nedeniyle geleneksel Osmanlı mimarisinden ayrı bir çizgide duruyor. 2010 yılında çıkan büyük yangın garın özellikle çatı bölümünün tümüyle harap olmasına yol açsa da, yapıyı eski görkemine kavuşturmak için başlatılan restorasyon çalışmaları hâlen sürüyor. Üstelik, yangına rağmen Haydarpaşa Garı büyüleyici atmosferini ve ihtişamını korumayı başarıyor.

54. İstanbul Oyuncak Müzesi - Kadıköy

İstanbul Oyuncak Müzesi

İstanbul Oyuncak Müzesi, her çocuğun hatta her insanın hayatında çok önemli bir yeri olan oyuncakların tarihsel sürecini bir çırpıda izleyeceğiniz harika bir müze. Anne babaların çocukları ile birlikte geçmişe bir...

2005 yılında Belgin Akın ve Sunay Akın tarafından kurulan İstanbul Oyuncak Müzesi, yediden yetmişe herkesin ilgisini çekebilecek bir müze. Sunay Akın bu müzedeki koleksiyonları yaklaşık yirmi yıl içinde ve kırkı aşkın ülkeden topladığı oyuncakları bir araya getirerek kurmuş. Hem oyuncakların tarihi hem de yaratım süreçleri hakkında detaylı bilgiler öğrenebileceğiniz bu yapının her bir odası birer tiyatro sahnesi olarak tasarlanmış. Dört bini aşkın oyuncağa ev sahipliği yapan İstanbul Oyuncak Müzesi; zaman zaman atölye ve tiyatro oyunu gibi etkinlikleri de ağırlıyor. Müzeyi hafta sonları 10:00-18:30, hafta içi ise 10:00-18:00 saatleri arasında gezebilirsiniz.

55. Müze Gazhane - Kadıköy

Müze Gazhane

İstanbul’un Kadıköy ilçesinin sınırları içinde yer alan Hasanpaşa Gazhanesi hem Anadolu yakasının ikinci hem de kentin son gazhanesi olma unvanına sahip. 1892 yılında faaliyete geçen bu görkemli yapı, -dile kolay-...

1892 yılında faaliyete geçen ve tam 101 yıl boyunca İstanbul’un aydınlatma ve yakıt ihtiyaçlarını karşılayan Hasanpaşa Gazhanesi’nin faaliyeti 1993 yılında çevre ve insan sağlığını riske attığı için sonlandırılmıştı. Tarihi ve endüstriyel açıdan büyük önem taşıyan bu yapı, 2021 yılında restore edilerek bir kültür ve sanat kompleksi olarak yeniden halkın hizmetine açıldı. Müze Gazhane bünyesinde Karikatür ve Mizah Müzesi, Çocuk Bilim Merkezi, İklim Müzesi, Gazhane Galeri ve Afife Batur Kütüphanesi’nin yanı sıra; İstanbul Kitapçısı’nın bir şubesi, çalışma ve geçici sergi alanları, İBB Şehir Tiyatroları’nın salonları, kafe, restoran ve kapalı otopark bulunuyor. Müzenin bahçesinde ise sizi Haliç Tersanesi’nden gelen atık materyallerle inşa edilmiş heykeller karşılıyor.

56. Fenerbahçe Parkı - Kadıköy

Fenerbahçe Parkı

Hem İstanbul sakinlerinin hem de kenti gezmeye gelen turistlerin uğrak noktalarından biri olan Fenerbahçe Parkı, Kadıköy ilçesinin sınırları içinde bulunan yemyeşil bir alan. Kalamış Marina’nın da yanında yer alan bu...

Fenerbahçe Adası’nın büyük bir bölümünü kaplayan ve Kalamış Marina’ya da komşuluk eden Fenerbahçe Parkı, Kadıköy’ün en yeşil ve keyifli alanlarından biri. Geçmişte Bizans İmparatoru I. Justiniaus’un eşi Theodora’ya ait bir sarayın bahçesi olarak kullanıldığı bilinen bu alan, Kanuni Sultan Süleyman’ın da sık sık ziyaret ettiği bir durak olmuş. Zengin bir bitki örtüsüne sahip olan parkın içinde yeme içme işletmeleri de mevcut. Hatta Küçük Hanımefendi filminin bir canlandırması ve minyatür bir hamam da park sınırları içinde yer alıyor.

57. Bağdat Caddesi - Kadıköy

Bağdat Caddesi

İstanbul’un alışveriş ve eğlence açısından en popüler caddelerinden biri olan Bağdat Caddesi’ni, bir diğer meşhur cadde olan İstiklal’in daha şık ve modern versiyonu olarak tanımlamak da mümkün. Uzunluğu dokuz kilometreye...

İstiklal Caddesi’nin daha şık ve modernize edilmiş bir versiyonu olarak tanımlayabileceğimiz Bağdat Caddesi, günümüzde ünlü markaların mağazalarının ve seçkin restoranların vazgeçilmez adresi haline gelmiş durumda. Uzunluğu dokuz kilometreye ulaşan cadde; bir baştan diğerine sırasıyla Kızıltoprak, Feneryolu, Selamiçeşme, Çiftehavuzlar, Göztepe, Caddebostan, Erenköy, Şaşkınbakkal, Suadiye, Çatalçeşme ve Bostancı’ya uzanıyor. Bugünkü caddenin rotasından biraz daha farklı olsa da, Bizans döneminde de Üsküdar’dan Anadolu’ya kadar giden bir yolun olduğu biliniyor. IV. Murad’ın Bağdat’ı fethinin ardından, bu yolun adı da zaferi kutlamak amacıyla Bağdat Yolu olarak değiştirilmiş. Ardından yola çok sayıda çeşme inşa edilmiş. Keza Selamiçeşme, Çatalçeşme ve Söğütlüçeşme gibi semtlerin ismi de buradan geliyor. 19. yüzyılda bir cazibe merkezi haline gelmeye başlayan Bağdat Caddesi’ne peş peşe görkemli köşkler inşa edilmeye başlanmış. Söz konusu köşklerin bazıları hâlen ayakta ve özellikle Caddebostan civarında karşımıza çıkıyor.

58. Kız Kulesi - Üsküdar

Kız Kulesi

Hem Üsküdar’ın hem de genel olarak İstanbul’un en önemli sembollerinden biri olan Kız Kulesi, Boğaz’ın ünlü manzarasının vazgeçilmez yerleri arasında. Bu görkemli ve tarihi kulenin geçmişi milattan önceki dönemlere kadar...

Tam olarak hangi yılda inşa edildiği hâlen bilinmeyen, ancak tarihçesinin M.Ö. 24’e kadar uzandığı tahmin edilen Kız Kulesi; Atinalı Alkibiades tarafından Boğaz’dan geçen gemilerden vergi almak ve onları kontrol etmek amacıyla inşa ettirilmiş. İstanbul Bizans hakimiyetine geçtiğinde güçlendirilip bir savunma kulesine dönüştürülmüş. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinin ardından da birkaç güçlendirme çalışması daha görmüş. Mehter takımının görkemli gösterilerine de ev sahipliği yapan Kız Kulesi, “Boğaz’ın İncisi” unvanıyla da anılıyor. Tarih boyunca radyo istasyonu, karantina, gözlem kulesi ve vergi noktası gibi birçok işlevi de üstlenmiş olan bu ihtişamlı yapı; geçirdiği onca doğal afete rağmen hâlen görkemini koruyor.

59. Beylerbeyi Sarayı - Üsküdar

Beylerbeyi Sarayı

İstanbul’un Üsküdar ilçesi sınırlarındaki Beylerbeyi semtinde, Kuzguncuk ile Çengelköy’ün arasında konumlanan Beylerbeyi Sarayı; Üsküdar’ın rıhtımına da yaklaşık üç buçuk kilometre mesafede. Beylerbeyi’nin bir yerleşim yeri olarak kullanılmasının tarihçesi Bizans dönemine...

Beylerbeyi’nin en dikkat çekici tarihi yapısı olan ve semte de ismini veren Beylerbeyi Sarayı, 1863-1865 yılları arasında Sultan Abdülaziz’in emriyle inşa edilmiş. Uzun süre boyunca yazlık saray olarak kullanılan bu tarihi yapı, genellikle yabancı ülkelerin devlet erkanını ağırlama görevini üstlenmiş. II. Abdülhamit’in tahttan indirildikten sonra son yıllarını içinde geçirdiği sarayın ana binası Harem ve Mâbeyn olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Bu bölümler ziyarete açık, ancak saraya dahil olan diğer köşkler gezilemiyor. Beylerbeyi Sarayı haftanın pazartesi haricindeki tüm günlerinde 09:00 ile 18:00 saatleri arasında ziyaretçilerini ağırlıyor.

60. Adile Sultan Sarayı - Üsküdar

Adile Sultan Sarayı

İstanbul’un Üsküdar ilçesinin Kandilli semti sınırları içinde yer alan Adile Sultan Sarayı, ismini Sultan Abdülmecit’in kız kardeşi olan Adile Sultan’dan alıyor. Adile Sultan bu tarihi yapıyı 1856 yılında yazlık saray...

Kandilli’de bulunan Adile Sultan Sarayı, günümüzde İstanbul sakinlerinin düğün, nişan, mezuniyet, toplantı ve konferans gibi özel gün etkinliklerine sık sık ev sahipliği yapan bir yapı. Sultan Abdülmecit’in kız kardeşi olan Adile Sultan tarafından yazlık saray olarak kullanılmak için 1856 yılında satın alınan bu saray, yine Adile Sultan’ın kararıyla 1899 yılında kız çocuklarının eğitimine destek olmak amacıyla Milli Eğitim’e bağışlanmış. Böylece uzun bir süre boyunca Kandilli Kız Lisesi olarak kullanılan yapı, 1986 yılında çıkan yangında ciddi hasarlar aldıktan sonra Sakıp Sabancı’nın yaptığı yüklü bağış sayesinde restore edilmiş. Altın varaklı işlemeleri ve yüksek tavanlarıyla Adile Sultan Sarayı, baştan sona çok etkileyici bir görünüme sahip.

61. Uçurtma Müzesi - Üsküdar

Uçurtma Müzesi

Ülkemizde alanında ilk ve tek olan Uçurtma Müzesi, aynı zamanda dünyadaki 18 uçurtma müzesinden biri. İstanbul’un Üsküdar ilçesinde yer alan bu ilgi çekici müze, 2005 yılından bu yana hem çocuk...

2005 yılında ziyaretçilerine kapılarını açan Uçurtma Müzesi, ülkemizin ilk ve tek uçurtma müzesi olma unvanına sahip. İstanbul Uçurtmacılar Derneği’nin de başkanı olan Mehmet Naci Aköz, bu müzedeki koleksiyonları toplamda 33 farklı ülkeden topladığı üç bine yakın parçayla oluşturmuş. Altı farklı kıtadan toplanan rengarenk uçurtmaların sergilendiği müze, aynı zamanda dünyanın ilk uçurtma kütüphanesini ve çocukların kendi uçurtmalarını yapabilecekleri atölyeleri de içinde barındırıyor. Hafta içi her gün 09:00 ile 17:00 saatleri arasında gezilebilen Uçurtma Müzesi’ne giriş ücretsiz.

62. Kuzguncuk - Üsküdar

Tarihi Kuzguncuk Fırını

1929 yılında Üsküdar sınırları içinde bulunan Kuzguncuk’ta kurulan Tarihi Kuzguncuk Fırını, açılmasının üzerinden neredeyse bir asır geçmiş olmasına rağmen lezzet ve kalite açısından yakaladığı çizgiyi asla kaybetmeden ziyaretçilerini ağırlamaya devam...

Başta Perihan Abla ve Ekmek Teknesi olmak üzere birçok Türk dizisine de ev sahipliği yapmış olan Kuzguncuk, İstanbul sınırları içinde ziyaret edebileceğiniz en huzurlu ve keyifli semtlerden biri. Yıllar boyu Musevi, Türk, Ermeni ve Rum vatandaşların bir arada huzurla yaşadığı bu semt, günümüzde de farklı inançlara ait birçok tarihi yapıyı içinde barındırıyor. Asırlık çınarlarla çevrelenen sokakları, rengarenk evleri, telaşsız havası ve birbirinden popüler yeme içme işletmeleriyle Kuzguncuk; mutlaka görülmesi gereken bir semt. Ayrıca, sebze ve meyve ekiminin yapıldığı Kuzguncuk Bostanı da semt açısından büyük önem atfediyor.

63. Büyük Çamlıca Tepesi - Üsküdar

Büyük Çamlıca Tepesi

Deniz seviyesinden yaklaşık 265 metre yükseklikte konumlanan Büyük Çamlıca Tepesi, ziyaretçilerine sunduğu nefes kesen Boğaziçi ve Marmara Denizi manzarasıyla İstanbul sakinlerinin favori keşif noktalarından biri haline gelmiş durumda. Yaz sıcaklarının...

Boğaziçi’nin ve Marmara Denizi’nin nefes kesen manzarasını seyrederek çay, kahve, yemek, sohbet ya da kitap molası vermek istiyorsanız; doğru adres Üsküdar ilçe merkezine yaklaşık dört kilometre uzaklıkta yer alan Büyük Çamlıca Tepesi. Deniz seviyesinden yaklaşık 265 metre yükseklikte bulunan bu tepeye, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından oldukça kapsamlı bir sosyal tesis kurulmuş. Köşklere, yürüyüş parkurlarına, rengarenk çiçeklere, tarihi anıt ağaçlara ve çeşmelere de ev sahipliği yapan bu tesiste; restoranlar, büfeler ve Osmanlı Kahvesi de yer alıyor.

64. Anadolu Hisarı - Beykoz

Anadolu Hisarı

İstanbul Boğazı’nın müthiş manzarasına en iyi şekilde hakim olan noktalardan biri olan Anadolu Hisarı, Yıldırım Bayezid’in emriyle 1391-1399 yılları arasında inşa ettirilmiş. Bu yapının inşası için Boğaz’ın en dar noktasının...

Yıldırım Bayezid tarafından 1391-1399 yılları arasında inşa ettirilen Anadolu Hisarı, Boğaz’ın nefes kesen manzarasına en iyi şekilde hakim olan konumlardan birine sahip. 1300’lü yıllarda Cenevizlilerin Bizans’la iş birliği yaparak Karadeniz’e kurduğu koloniler, Boğaz’dan geçen gemileri kontrol etmeyi daha da önemli hale getirmiş. Ayrıca, Rumeli yakınlarında çıkabilecek bir savaşta Osmanlı ordularını güvenle karşıya geçirmek için bir yapı inşa edilmesi de şartmış. Yıldırım Bayezid’in bu sebeplerden ötürü Boğaz’ın en dar noktasında inşasına karar verdiği Anadolu Hisarı; ana kale, iç kale surları ve üç kule olmak üzere farklı bölümlerden oluşuyor. Yıldırım Bayezid döneminde savunma amacıyla kullanılmış olan bu tarihi yapı, Fatih Sultan Mehmet döneminde taaruz işlevi de kazanmış. İstanbul’un fethi sürecinde çok önemli bir rol oynamış olan Anadolu Hisarı, asırlara rağmen hâlen ihtişamını ve etkileyici görünümünü koruyor.

65. Küçüksu Kasrı - Beykoz

Küçüksu Kasrı

İstanbul’un Beykoz ilçesinde, kendisiyle aynı ismi taşıyan semtte yer alan Küçüksu Kasrı, eskiden Göksu Kasrı olarak adlandırılırmış. Göksu ve Küçüksu Dereleri arasında kalan bu bölge, uzun süre boyunca Osmanlı padişahlarının...

Anadolu Hisarı’nın güneyinde yer alan Küçüksu Kasrı, Sultan Abdülmecid tarafından 1856-1857 arasında inşa ettirilmiş bir yapı. Sultan Abdülaziz’in de kendi döneminde onarımdan geçirdiği bu kasır, genellikle avlanma ve dinlenme amacıyla kullanılmış. 1983 yılından beri müze-saray olarak ziyaretçilerini ağırlayan Küçüksu Kasrı, haftanın pazartesi hariç tüm günlerinde 09:00 ile 18:00 saatleri arasında gezilebiliyor. Geleneksel Türk evi planına uygun şekilde inşa edilen yapının özellikle Batılı süsleme motifleri ve her biri farklı renklere ve biçimlere sahip İtalyan mermerleriyle inşa edilmiş şömineleri dikkat çekiyor.

66. Fatih Korusu TEMA Vehbi Koç Doğal Kültür Merkezi (Otağtepe Parkı) - Beykoz

Fatih Korusu (Otağtepe Parkı)

Eski ismi Otağtepe Parkı olan Fatih Korusu TEMA Vehbi Koç Doğal Kültür Merkezi, İstanbul’un Beykoz ilçesine bağlı Kavacık semtinde yer alıyor. Koru ve rekreasyon alanı statüsüne sahip olan bu bölge,...

Otağtepe Parkı, yeni ismiyle Fatih Korusu TEMA Vehbi Koç Doğal Kültür Merkezi, Kavacık’ta yaklaşık 150 bin metrekareyi kaplayan yemyeşil bir alan. Müthiş bir manzaraya da sahip olan bu bölge, asırlar önce Yıldırım Bayezid’in Anadolu Hisarı’nın inşa planlarını yaptığı yer olmuş. Hatta bir rivayete göre, Fatih Sultan Mehmet de Rumeli Hisarı’nın inşa sürecini bu noktadan takip etmiş. Vehbi Koç Vakfı’nın desteğiyle TEMA Vakfı tarafından yaklaşık beş yıl süren kapsamlı bir yeşillendirme çalışmasından geçirilen bu alan, 2000 yılından beri sosyal tesis olarak hizmet veriyor. Tesisin içinde gölet, taş köprü, kafe, restoran, seyir terası, yürüyüş yolu ve oturma alanları gibi birçok bölüm bulunuyor.

67. Anadolu Kavağı - Beykoz

Anadolu Kavağı

İstanbul’un Beykoz ilçesine bağlı bir semt olan Anadolu Kavağı, günümüzde hâlen huzurlu ve sakin sahil kasabası atmosferini korumayı başaran bir yer. Ancak son derece popüler hale geldiği için, özellikle turistik...

Beykoz’un en popüler semtlerinden biri olan Anadolu Kavağı, geçmişte sahip olduğu balıkçı kasabası atmosferini günümüzde de koruyan bir yer. Turistik açıdan oldukça popüler olan bu semt; Yoros Kalesi, Cevriye Hatun Çeşmesi ve Midillili Ali Reis Camii gibi tarihi yapılara da ev sahipliği yapıyor. İsmini geçmişte içinde barındırdığı kavak ağaçlarından aldığı düşünülen Anadolu Kavağı, Bizans döneminde Karadeniz’den geçen gemileri kontrol etmek ve onlardan vergi toplayabilmek amacıyla kullanılmış. Semtin muhteşem bir manzaraya sahip olan tepesinde çok sayıda kafe, sahil kısmında da birçok balıkçı restoranı yer alıyor.

68. Yoros Kalesi - Beykoz

Yoros Kalesi

İstanbul’un Beykoz ilçesinin Anadolu Kavağı semtinde yer alan Yoros Kalesi, yaygın kanının aksine bir Ceneviz yapısı değil. Bu kale, asırlar önce Boğaz’ın Karadeniz tarafından geçen gemileri kontrol etmek amacıyla inşa...

İsminin Yunancada dağ anlamına gelen “oros”, iyi rüzgarlar anlamına gelen “ouiros” ve kutsal yer anlamına gelen “Hieron” gibi sözcüklerden türediği tahmin edilen Yoros Kalesi; genellikle Cenevizlilere ait olduğu düşünülen bir yapı. Ancak kalenin kulelerinden birinde yer alan Grekçe kitabe, bize aslında Bizans tarafından inşa edildiğini gösteriyor. Kontrolü 1305 yılında kısa bir süreliğine Türklerin eline geçen Yoros Kalesi, 1348 yılında Ceneviz hakimiyetine girmiş. Osmanlı’nın 14. yüzyılın sonunda Anadolu yakasının geneline hakim olmasıyla kale de yeniden el değiştirmiş. Hem Yoros Kalesi hem de Anadolu Hisarı’nın inşası, İstanbul’un fethine giden yolda önemli roller oynamış. Kalede 2010 yılında başlatılan kazı ve restorasyon çalışmaları hâlen devam ediyor.

69. Kanlıca - Beykoz

Kanlıca

İstanbul’un Beykoz ilçesinin Anadoluhisarı ve Çubuklu semtleri arasında kalan Kanlıca, yemyeşil doğası ve sakin atmosferi sayesine kent sakinlerinin favori dinlenme noktalarından biri haline gelmiş durumda. Adıyla özdeşleşen yoğurduyla da ün...

İsmiyle özdeşleşen yoğurduyla da ün salmış olan Kanlıca, yemyeşil ve huzurlu atmosferiyle Beykoz’un en popüler semtlerinden biri. Doğa tutkunlarının sıklıkla ziyaret ettiği bu semtte birbirinden keyifli yürüyüş ve bisiklet parkurları bulunuyor. Üsküdar’dan kalkan otobüslerle ya da doğrudan vapurla ulaşım sağlanabilen Kanlıca’nın meydanında Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan 1559 yapımı Gazi İskender Paşa Camii yer alıyor. Caminin hemen yanında Gazi İskender Paşa’nın türbesi de mevcut, ancak bu bölüm ziyarete kapalı. Hiçbir katkı maddesi kullanılmadan ve manda sütüyle hazırlanan Kanlıca yoğurdu, semtteki birçok farklı işletmeden satın alınabiliyor. Bu yoğurdun en önemli özelliklerinden biri, üzerine pudra şekeri serpilerek servis edilmesi.

70. Hıdiv Kasrı - Beykoz

Hıdiv Kasrı

1907 yılında Mısır’ın son hıdivi, yani valisi olan Abbas Hilmi Paşa’nın emriyle inşa edilen Hıdiv Kasrı, günümüzde İstanbul’un Beykoz ilçesi sınırlarında, Çubuklu semtinin sırtlarında yer alıyor. İtalyan mimar Delfo Seminati’nin...

Çubuklu’nun sırtlarında yer alan Hıdiv Kasrı’nın bulunduğu yerde geçmişte iki katlı ahşap bir yalı bulunuyormuş. Mısır’ın son valisi, yani hıdivi olan Abbas Hilmi Paşa; Mısır’daki İngiliz nüfusuna karşı Osmanlı İmparatorluğu’nun desteğini alabilmek için uzun süre İstanbul’da konaklamak durumunda kalınca, bu yalıyı satın almış. Ancak 1907 yılında yalıyı yıktırarak yerine İtalyan mimar Delfo Seminati’ye art nouveau tarzındaki bu kasrı inşa ettirmiş.

270 dönümlük bir bahçe içinde yer alan Hıdiv Kasrı, İngilizlerin Mısır’ı işgal etmesiyle Paşa’nın İsviçre’ye sürülmesi sonucunda Paşa’nın ailesine ev sahipliği yapmaya başlamış. 1937 yılında da İstanbul Belediyesi tarafından satın alınmış ve 1984’te kapsamlı bir restorasyondan geçirilmiş. Bir süreliğine otel olarak hizmet verdikten sonra, 1996’da İBB’nin kuruluşu olan Beltur tarafından satın alınmış. Günümüzde lokanta ve sosyal tesis olarak hizmet veren Hıdiv Kasrı’nda özel gün organizasyonları da düzenlenebiliyor. Mimari açıdan büyüleyici detayları içinde barındıran yapı, nefes kesen Boğaz manzarasını da ayaklarınızın altına seriyor.

71. Mihrabat Korusu - Beykoz

Mihrabat Korusu

Şiirlere konu olmuş Mihrabat Korusu, Beykoz’un Kanlıca semti sırtlarında yer alıyor. Osmanlı döneminde Mısırlı Abbas Halim Paşa’nın kızı Rukiye Hanım’a yüz görümlüğü olarak hediye ettiği koru, tarih boyu türlü etkinliklerin...

Kanlıca’da bulunan Mihrabat Korusu da Abbas Halim Paşa’nın kızı Rukiye Hanım’a yüz görümlüğü olarak hediye edilmiş bir alan. Yaklaşık 210 bin metrekarelik bir alanı kaplayan koruda restoran, sosyal alanlar, organizasyon alanları, amfi tiyatro, çocuk parkları, otopark ve yürüyüş parkurları gibi birçok bölüm bulunuyor. Mihrabat Korusu’nun en çarpıcı özelliklerinden biri; Ortaköy sahilini, İstinye Koyu’nu ve Rumeli Hisarı’nı karşınıza getiren müthiş manzarası. Yemyeşil bir atmosfere sahip olan koru, yürüyüş tutkunları tarafından da sık sık ziyaret ediliyor.

72. Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi - Ümraniye

Günümüzde İstanbul’un Ümraniye ilçesinde yer alan Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, 1995 yılında Ali Nihat ve Nezahat Gökyiğit çifti tarafından geleceğe bir hatıra parkı bırakmak amacıyla kurulmuş. Başta hatıra parkı konsepti...

Ali Nihat ve Nezahat Gökyiğit çiftinin 1995 yılında bir hatıra parkı kurmaya karar verdiği ve bu karar doğrultusunda toprak ıslahı ve yeşillendirme gibi çalışmalar gerçekleştirdiği alan, bugün Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi (NGBB) olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Fikir değiştirerek 2002 yılında alanı bir botanik bahçesine dönüştürmeye karar veren Gökyiğit çifti, 2004 yılında burada NGBB Herbaryumu’nu da kurmuş. Yaklaşık 8500 bitki örneğini içinde barındıran herbaryum, botanik alanındaki çalışmalar açısından son derece önemli bir role sahip. Resmi tatiller dışında yılın her döneminde gezilebilen NGBB, hem ülkemizden hem de dünyanın farklı ülkelerinden gelen yüzlerce otsu canlı, çalı ve ağaç türüne ev sahipliği yapıyor. NGBB çatısı altında zaman zaman uygulamalı bahçıvanlık, bitki ressamlığı ve etnobotanik gibi alanlarda kurslar da düzenleniyor.

73. Ters Dünya - Ataşehir

Ters Dünya İstanbul, İstanbul’un Ataşehir ilçesinde yer alan bir eğlence evi. Haftanın her günü 10:30 ile 18:30 saatlerinde ziyarete açık olan eve giriş ücretleri öğrenciler, yetişkinler ve yabancı misafirler için...

Tamamıyla ters döşenmiş bir evde dengenizi kaybetmeden yürümeye ve yolunuzu bulmaya çalışmaya, bu esnada da birbirinden eğlenceli fotoğraflar çektirmeye ne dersiniz? Ataşehir’de bulunan ve ülkemizde alanının en büyüğü olma unvanını taşıyan Ters Dünya, ters ev konseptiyle döşenmiş bir yer. Çatı aşağı durmuş bu eve girdiğiniz anda zemine değil, tavana basıyor; çevrenizdeki tüm objelerin ters durduğunu görüyorsunuz. Haliyle denge kurmak ya da baş dönmesiyle mücadele etmek biraz zorlaşıyor. Salon, mutfak, kiler, banyo ve bahçe gibi bölümleri bulunan odaları gezerken sürekli tavanda dolaşıyorsunuz. Eğer siz de bu deneyimi yaşamak isterseniz haftanın her günü 10:30 ile 18:30 saatleri arasında Ters Dünya’yı ziyaret edebilirsiniz.

74. Dragos Tepesi - Kartal

Dragos Tepesi

İstanbul’un Kartal ve Maltepe ilçelerinin sınırları arasında yer alan Dragos Tepesi, kent içinde Prens Adaları’nı ve mehtap manzarasını en iyi şekilde izleyebileceğiniz noktalardan biri. Tarihçesi 6. yüzyıla kadar uzanan bu...

Adalar manzarasını ayaklarınızın altına seren bir durak olan Dragos Tepesi’nin tarihçesi 6. yüzyıla kadar uzanıyor. Hatta bu tepede binlerce yıl önce hayali bir hazine olduğuna ve bu hazinenin de bir ejder tarafından korunduğuna dair efsaneler bile var. Dragos Tepesi’nin eteklerindeki Dragos Çayı, Selçuklu Türkleri ve Bizans arasındaki ilk sınır olma unvanına sahip. Günümüzde de Maltepe ve Kartal ilçelerinin sınırını çizen bu çay, hem Haçlı Seferleri sırasında hem de İstanbul’un fethi esnasında stratejik açıdan çok önemli bir nokta olmuş. 15. yüzyılda tümüyle Osmanlı hakimiyeti altına giren Dragos Tepesi’nde İBB tarafından işletilen bir sosyal tesis de yer alıyor. 2007 yılında açılan tesis açık alanı ve restoran bölümüyle çay, kahve veya yemek molası vermek için oldukça keyifli bir alternatif.

75. Gözdağı Sosyal Tesisi - Pendik

Gözdağı Sosyal Tesisi

Gözdağı Korusu, İstanbul’un Pendik ilçesi sınırları içinde yer alan ve ev sahipliği yaptığı doğal güzellikler sayesinde kent sakinlerine doğayla baş başa huzurlu vakit geçirme olanağı tanıyan bir destinasyon. Görece geç...

Doğal güzellikleri, manzarası ve sosyal tesisiyle İstanbul sakinlerinin gözdesi olan bir diğer durak da Gözdağı Korusu. Adalar ve Yalova’ya kuş bakışı bakan bu koru, çam ağaçlarıyla ve rengarenk çiçeklerle bezeli. Korunun 206 metre rakımdaki en yüksek noktasında da sizi Gözdağı Sosyal Tesisi karşılıyor. Tesisin içinde piknik alanları, gezi parkurları, seyir çardakları, restoran ve kafeterya bölümleri mevcut. Tesis, aynı anda 450 kişiyi ağırlayabiliyor.

76. Ağva - Şile

Ağva, resmi ismiyle Yeşilçay, İstanbul’un Şile ilçesi sınırlarında yer alan ve ilçe merkezinin yaklaşık kırk kilometre doğusunda kalan popüler bir sahil beldesi. 1992 yılında belediye statüsüne geçen Ağva’nın nüfusu kış...

Şile’ye bağlı bir sahil kasabası olan ve belediye unvanını 1992 yılında kazanan Ağva, günümüzde doğayla baş başa ve sakin bir atmosferde vakit geçirmek isteyenlerin sık sık ziyaret ettiği bir kaçış durağı. Özellikle yaz aylarında nüfusu katbekat artan Ağva’nın bir tarafında Göksu, diğer tarafında da Yeşilçay dereleri olduğu için kasabanın doğal güzellikleri de ziyaretçileri büyülüyor. Tarihçesi M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanan bu kasaba Hitit, Frig, Roma, Bizans ve Osmanlı devletlerinin yerleşimlerine ev sahipliği yapmış. Günümüzde hâlen söz konusu medeniyetlerden kalan izlere rastlamak mümkün. Göksu deresinin civarında günübirlik sosyal tesisler ve konaklama işletmeleri, Yeşilçay deresinin rıhtımından ilçe merkezine doğru uzanan güzergahta da çok sayıda kafeterya ve restoran yer alıyor. Merkeze 10-15 dakika mesafede bulunan Kilimli ve Kadırga koyları ise denize girmek isteyenler tarafından sık sık ziyaret ediliyor. Ayrıca, bu koylarda keyifli bir piknik molası vermek de mümkün.

77. Saklı Göl - Şile

Saklı Göl

İstanbul’un Şile ilçesine bağlı Karamandere Köyü’nün sınırları içinde yer alan yapay bir baraj görü olan Saklı Göl, Şile’nin merkezine yaklaşık sekiz kilometre uzaklıkta. Bu göl Karamandere Deresi’nin üzerine yapılan baraj...

Şile’nin en popüler duraklarından biri de Karamandere Köyü’nün sınırları içinde yer alan Saklı Göl. Karamandere Deresi’nin üzerine yapılan baraj sayesinde oluşmuş olan bu yapay göl, Karadeniz’in zengin doğal güzellikleriyle bezenmiş durumda. Şile ilçe merkezine yaklaşık sekiz kilometre uzaklıkta yer alan göl, özellikle hafta sonlarında ve bahar aylarında hem İstanbul hem de Kocaeli sakinleri tarafından sık sık ziyaret ediliyor. Çok sayıda yeme içme tesisine de ev sahipliği yapan bölgede orman yürüyüşü, kros koşu ve piknik gibi aktiviteler yapabileceğiniz alanlar da yer alıyor.

78. Büyükada - Adalar

Büyükada

Büyükada; İstanbul’un Adalar ilçesine bağlı olan ve Prens Adaları veya Kızıl Adalar olarak anılan dokuz farklı adanın en büyüğü olma unvanına sahip. Söz konusu ada takımının yalnızca dört tanesinde; yani...

Listemizin son bölümünde İstanbul’un merkez ilçelerinden yalnızca bir vapur seferiyle ulaşım sağlanabilen, ancak kendi içlerinde bambaşka ve mistik bir atmosfer barındıran Prens Adaları, diğer ismiyle Kızıl Adalar var. Esasen ada takımını oluşturan dokuz farklı ada mevcut. Ancak bunların yalnızca dördünde yerleşim ve gezi imkanı bulunuyor. Doğal güzellikleriyle ve tarihi değerleriyle ziyaretçilerine birbirinden ilgi çekici keşif rotaları sunan Prens Adaları’nın en büyüğü, Büyükada. Tarihi adı Prinkipo olan Büyükada, aralarında bir vadi bulunan iki farklı tepeye ev sahipliği yapıyor. İsa Tepesi’nin yüksekliği 164 metreye, adanın en yüksek noktası olan Yüce Tepe ise 202 metreye ulaşıyor.

4.3 kilometre uzunluğa ve 1.3 kilometre genişliğe sahip olan Büyükada’yı baştan sona yürüyerek ya da bisikletle keşfetmek gerçekten büyük bir keyif. İskele Binası, Aya Yorgi Rum Manastırı, Aya Nikola Manastırı, Meryem Ana Kilisesi, San Pasifico Kilisesi, Hamidiye Camii, Con Paşa Köşkü, Yelkencizade Köşkü ve Fabiato Köşkü gibi birçok keşif durağını içinde barındıran ada; çam ağaçlarıyla ve erguvanlarla çevreleniyor. Büyükada’da konaklama ve yeme içme işletmeleri seçenekleri de mevcut. Arzu eden ziyaretçiler geceyi de burada geçirebiliyor.

79. Adalar Müzesi - Büyükada

Adalar Müzesi

Prens Adaları’nın en büyüğü olan Büyükada’da konumlanan Adalar Müzesi, Adalar’ın doğal, kültürel ve tarihi zenginliklerini daha geniş kitlelere tanıtabilmek amacıyla kurulmuş bir çağdaş kent müzesi. Bu açıdan İstanbul’un da ilk...

İstanbul’un ilk çağdaş kent müzesi olma unvanına da sahip olan Adalar Müzesi, Adalar’ın doğal, tarihi ve kültürel değerlerini daha geniş kitlelere tanıtmak amacıyla kurulmuş. Çınar Caddesi’nde bulunan müze alanında geçici ve konuk sergiler, ana bina olan Aya Nikola Mevkii Hangar Müze Binası’nda ise kalıcı sergiler yer alıyor. Atölyelere ve kurslara da ev sahipliği yapan Adalar Müzesi haftanın pazartesi haricindeki tüm günlerinde, yaz aylarında 10:30 ile 19:00, kış aylarında ise 10:00 ile 17:00 saatleri arasında ziyarete açık. 12 yaşın altındaki ziyaretçilerin ücretsiz şekilde gezebildiği müzenin bir de hediyelik eşya satışı yapan dükkan bölümü bulunuyor.

80. Aya Yorgi Rum Manastırı - Büyükada

Aya Yorgi Rum Manastırı

Prens Adaları’nın en büyüğü olan Büyükada’da konumlanan Aya Yorgi Manastırı, adanın en ünlü ve turistik açıdan en popüler duraklarından biri. Adanın en yüksek noktası olan Yüce Tepe’de yer alan bu...

Harika bir manzarası bulunan Aya Yorgi Rum Manastırı, Büyükada’nın az önce de sözünü ettiğimiz en yüksek noktasında, yani Yüce Tepe’de yer alıyor. Aslında bu yapının gerçek ismi Agios Georgios Rum Ortokods Manastırı. İsmini M.S. 3. yüzyılda putperestler tarafından katledilen Aziz Georgios’tan alıyor. Henüz Aya Yorgi Rum Manastırı’nın tam olarak ne zaman inşa edildiğine dair net bir bilgiye ulaşılabilmiş değil. Ancak tahminler, bu yapının M.S. 963’te, Bizans hükümdarı Nikiforos Fokas tarafından inşa ettirildiği yönünde. Her sene 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde Ortodokslar tarafından ziyaret edilen Aya Yorgi Rum Manastırı’na çıkan Azap Yokuşu’nun yalınayak ve hiç konuşmadan yürünmesi, Ortodokslar için haccı tamamlamak anlamına geliyor.

81. Heybeliada - Adalar

Heybeliada

Yaklaşık yedi bin kişilik bir nüfusa sahip olan Heybeliada, tarihi ismiyle Halki, İstanbul’un Adalar ilçesine bağlı Prens Adaları’nın içindeki ikinci en büyük ada. Ada takımının en yeşil üyesi de olan...

Prens Adaları’nın ikinci en büyük adası olan Heybeliada, eski ismiyle Halki, aynı zamanda adalar içinde en yeşil olanı. Halki ismi, antik çağlarda Heybeliada’da bakır bulunmasından geliyor. Halki sözcüğü Yunancada bakır anlamına geliyor. Heybeliada ismi ise adanın günümüzdeki şeklinin bir heybenin formunu andırması nedeniyle seçilmiş. 16. yüzyılda İstanbul’da yaşayan birçok Hristiyanın veba salgınından kaçmak için sığındığı bir durak olan Heybeliada, 20. yüzyılda peş peşe yaşanan depremlerden ve yangınlardan önemli hasarlar almış. Ancak 1924 yılında burada Heybeliada Sanatoryumu’nun açılması ve burada bir süre konaklayan İsmet İnönü’nün daha sonrasında adayla kurduğu bağı koparmaması; ada nüfusunun da zaman içinde yeniden artmasında önemli rol oynamış. Sanatoryum 2006 yılında kapanmış. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın ve Ahmet Rasim’in de yaşamlarının bir döneminde Heybeliada’da yaşadığı biliniyor. Hatta her iki yazarın bu süreçte konakladığı evler, hâlen korunuyor.

82. İsmet İnönü Evi - Heybeliada

İsmet İnönü Evi

İstanbul’un Adalar ilçesine bağlı Heybeliada’da yer alan İsmet İnönü Evi, İsmet İnönü Vakfı tarafından restore edilmiş bir yapı. İsmet İnönü’nün Heybeliada’yla arasında olan bağ 1924 yılında kurulmaya başlamış. İnönü bu...

Haftanın pazartesi haricindeki tüm günlerinde 10:00 ile 17:00 saatleri arasında ziyaretçilerini ağırlayan İsmet İnönü Evi, hem İsmet İnönü’nün hem de İnönü ailesinin diğer üyelerinin uzun süre boyunca yaz aylarında konakladığı bir yapı. İsmet İnönü 1924 yılında geçirdiği bir rahatsızlıktan ötürü doktorları ona istirahat önerdiğinde bu evi kiralayarak ailesiyle birlikte konaklamaya başlamış. Zamanla tüm aile Heybeliada’yla ve bu evle bir gönül bağı kurunca, ev eşyasız şekilde satın alınmış. Evin eşyalarını ise Mustafa Kemal Atatürk hediye etmiş. Keza İsmet İnönü Evi’nin içinde hâlen bu eşyalar sergileniyor. İsmet İnönü’nün vefatının ardından ıssız kalan bu değerli ev, İnönü ailesi tarafından İnönü Vakfı’na bağışlanmış. Böylece İsmet İnönü Evi kurulmuş ve çeşitli restorasyon çalışmalarından geçirilerek ziyaretçilere kapılarını açmış. Refah Şehitleri Caddesi üzerinde yer alan bu değerli yapı, Heybeliada’nın turistik açıdan en popüler duraklarından biri.

83. Aya Yorgi Uçurum Manastırı - Heybeliada

Aya Yorgi Uçurum Manastırı

Prens Adaları’nın yüzölçümü bakımından en büyük ikinci üyesi olan Heybeliada’da bulunan Aya Yorgi Uçurum Manastırı’nın gerçek ismi “Hagios Georgios ton Kremnou”. Ancak manastırın adanın güney tarafında bulunan ve Büyükada’yı gören...

Gerçek adı “Hagios Georgios ton Kremnou” olan Aya Yorgi Uçurum Manastırı, Heybeliada’nın güney tarafında yer alan ve Büyükada’ya bakan bir uçurumun tepesine kurulu. İhtişamlı çam ağaçlarıyla çevrelenen bu manastırın en dikkat çekici özellikleri, pembe dış duvarları ve etkileyici mimari detayları. Konumu gereği adanın en güzel manzaralarından birini gören manastırın 16. yüzyılın son çeyreğinde inşa edildiği tahmin ediliyor. Ayrıca, 18. yüzyılda İstanbul’da yaşayan çok sayıda Rum’un veba salgınından kaçmak için bu manastıra sığındığı da biliniyor. Ne yazık ki, 1882 yılında çıkan büyük bir yangın, Aya Yorgi Uçurum Manastırı’nın içindeki değerli eserlerin büyük çoğunluğunun yok olmasına yol açmış. Ancak günümüzde hâlen Aziz George ikonası ve değerli Rum eserleri manastırın içinde yer alıyor.

84. Burgazada - Adalar

Burgazada

İstanbul’un Adalar ilçesine bağlı dokuz adayı içinde barındıran ada takımının bir üyesi olan Burgazada, aynı zamanda Prens Adaları’nın üçüncü en büyük adası. Prens Adaları’nın diğer üyelerine kıyasla daha da sessiz,...

Prens Adaları’nın üçüncü büyük adası olan Burgazada, geçmişte Antigoni ve güvenli liman anlamına gelen Panormos olarak da adlandırılmış. Burgazada’nın Prens Adaları’nın en sakin ve sessiz atmosfere sahip olan üyesi olduğunu söylemek mümkün. 2003 yılında çıkan yangın adanın çam ormanlarının büyük bir bölümünü yok etse de, Burgazada hâlen yemyeşil doğasıyla ziyaretçilerini kendine hayran bırakmayı başarıyor. Adada gezinti yapmak için tercih edebileceğiniz en ideal güzergah; Mehtap, Gezinti ve Gönüllü caddeleri. Birbirinden güzel tarihi evlere ev sahipliği yapan bu caddelerde yürürken, karşınıza yaklaşık altı asırlık bir çınar ağacı da çıkıyor. Burgazada’nın turistik açıdan en popüler durakları arasında Sait Faik Abasıyanık Müzesi, Ioannes Prodromos Kilisesi, Sankt George Kilisesi ve Metamorfoz Manastırı yer alıyor.

85. Sait Faik Abasıyanık Müzesi - Burgazada

Sait Faik Abasıyanık Müzesi

İstanbul’un Adalar ilçesine bağlı Burgazada’da 22 Ağustos 1959 tarihinde ziyaretçilerine kapılarını açan Sait Faik Abasıyanık Müzesi, edebiyatımızın en güçlü ve usta kalemlerinden biri olan Sait Faik Abasıyanık’ın okurları tarafından mutlaka...

Edebiyatımızın en güçlü ve usta kalemlerinden biri olan Sait Faik Abasıyanık’ın 1938 yılında satın aldığı ve uzun yıllar konakladığı köşk, günümüzde Darüşşafaka Cemiyeti tarafından restore edilmiş haliyle ve müze-ev konseptiyle ziyaretçilerini ağırlıyor. 1954 yılında ziyaretçilerine kapılarını açan müze, geçirdiği kapsamlı restorasyon sebebiyle bir süreliğine kapalı kalmıştı. Ancak 2013 yılından beri ziyarete açık ve haftanın pazartesi ile salı haricindeki tüm günlerinde 10:30 ile 17:30 saatleri arasında gezilebiliyor. Sait Faik, hem tüm mal varlığını hem de kitaplarının telif hakkını Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlamış. Müzeye girişler de usta yazarın vasiyeti doğrultusunda ücretsiz şekilde yapılıyor. Sait Faik Abasıyanık Müzesi’ni gezerken hem onun hikayelerini kaleme aldığı köşkü detaylı bir şekilde inceleyebiliyor, hem de onun gözünden Burgazada manzarasına bakabiliyorsunuz. Köşkün bir odası da mektup odası olarak ayrılmış. Burada, arzu eden konuklar Sait Faik’e mektup yazarak odaya bırakabiliyor.

86. Kınalıada - Adalar

Kınalıada

Prens Adaları’nın en küçük üyelerinden biri ve İstanbul’un Adalar ilçesine bağlı olan Kınalıada, aynı zamanda İstanbul’a en yakın ada olma unvanına da sahip. Eski çağlada Proti olarak adlandırılan bu küçük...

Listemizin son üyesi, bir buçuk kilometrekarelik yüzölçümüyle Prens Adaları’nın en küçük üyelerinden biri olan Kınalıada. Eski çağlarda Proti olarak adlandırılan bu ada, bugünkü ismini toprağının kızıla çalan renginden alıyor. Aslında Kınalıada Prens Adaları’nın içinde imarlaşmaya en çok açılmış adalardan biri. Ancak buna rağmen doğal güzellikleri, kendisini çevreleyen masmavi denizi, rengarenk çiçekleri ve uzun sahil şeridiyle çok keyifli bir keşif destinasyonu oluşturuyor. Trafiğe kapalı olduğu için son derece sessiz ve sakin bir atmosfere sahip olması da cabası. Kınalıada’nın tarihi ve turistik açıdan en gözde durakları arasında Sirakyan Evleri, Taş Köşk, Kınalıada Camii ve Hritos Manastırı yer alıyor. Geçmişte üç farklı manastıra ev sahipliği yapan adada, günümüzde sadece Hritos Manastırı bulunuyor.

Ege Ertan Yazar
06.08.2024
Yorumlar
Nerdenerede
NerdeneredeYönetici
07.04.2024 - 13:20
İstanbul, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle dünyanın en büyüleyici şehirlerinden biridir. İşte İstanbul'da gezilecek en iyi yerler ve hakkında detaylı bilgiler:

Ayasofya Müzesi: Bizans İmparatorluğu'nun en önemli anıtlarından biri olan Ayasofya, 537 yılında kilise olarak inşa edilmiş, 1453'te camiye çevrilmiş ve 1935'te müzeye dönüştürülmüştür. Ayasofya'nın kubbesi ve iç mekandaki mozaikleri görmek büyüleyici.

Topkapı Sarayı: Osmanlı İmparatorluğu'nun 400 yılı aşkın süre boyunca merkezi olan Topkapı Sarayı, muazzam koleksiyonları ve mimarisiyle dikkat çekiyor. Harem bölümü, silahlar, kıyafetler ve padişahların kişisel eşyalarını içeren koleksiyonlar görülmeye değer.

Sultanahmet Camii (Mavi Cami): 17. yüzyılda Sultan Ahmet tarafından yaptırılan bu camii, altı minaresi ve iç mekanındaki mavi çinileri ile ünlü. Camii, hem aktif bir ibadet yeri hem de turistler için popüler bir ziyaret noktasıdır.

Galata Kulesi: 14. yüzyıldan kalma bu tarihi kule, panoramik İstanbul manzarası sunar. Kule, geçmişte gözlem kulesi olarak kullanılmış ve günümüzde bir restoran ve kafe içerir.

Dolmabahçe Sarayı: 19. yüzyılda inşa edilen bu görkemli saray, Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa tarzında inşa edilmiş en büyük sarayıdır. Atatürk'ün vefat ettiği yer olması nedeniyle de tarihi öneme sahiptir.

Kapalıçarşı: 15. yüzyılda inşa edilen bu büyük çarşı, 4000'ten fazla dükkanı ile dünyanın en büyük ve en eski kapalı pazarlarından biridir. Takı, halı, baharat ve çeşitli hediyelik eşyalar bulabilirsiniz.

Yerebatan Sarnıcı: 6. yüzyılda inşa edilmiş bu antik yer altı su deposu, İstanbul'un en etkileyici tarihi yapılarından biridir. Medusa başı dahil olmak üzere birçok ilginç sütun başlığına ev sahipliği yapar.

Boğaz Turu: İstanbul Boğazı'nda yapılan bir tekne turu, şehrin Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiren eşsiz konumunu ve muhteşem manzaralarını keşfetmek için harika bir yoldur.

Bu yerler, İstanbul'un zengin tarihini ve kültürünü yansıtan sadece birkaçıdır. Şehirde geçireceğiniz zaman içinde bu tarihi ve kültürel noktaları ziyaret ederek İstanbul'un büyüsünü deneyimleyebilirsiniz.
24.09.2022 - 16:52
İstanbul, gerçekten başta kültür turu yapmak üzere çok geniş bir yelpazeye sahip. Özellikle tarihi yarımada, Fatih başta olmak üzere gezip görülecek yüzlerce yere sahip. Bunun dışında tabi ki çok önemli bir kültür şehri. Keşke, son dönemde şehirleşme açısından başına gelenler gelmemiş olsaydı demekten kendini alamıyor insan.

Genelde Türkiye ve turizm dendiğinde başta Akdeniz ve Ege Bölgesi akla gelse de aslında İstanbul başlı başına çok ciddi bir turizm gelirine sahip.
Eminim birçok İstanbullu dahi bu yerlerin pek çoğunu gezmemiş, görmemiştir. Oysa insanlar kilometrelerce uzaklardan geliyor ve görüyorlar bu son derece önemli yerleri.

Keşke imkan olsa da tüm öğrencilerimiz yapılacak turlarla daha ilkokul seviyesinde gezip görebilse bu yerlerin en azından en önemlilerini. Bu sayede birçok çocuğumuz hem ülkesini ve tarihini daha iyi tanıyacak ve geleceğine daha doğru yatırımlar yapacaktır.

Gayet doğru ve akılcı bir liste olmuş. Ellerinize sağlık.
27.09.2022 - 12:21

Yorumunuz için çok teşekkürler :) Çok haklısınız. İstanbul günlerce gezsek bile bitiremeyeceğimiz bir şehir. Ancak yeterince doğru tanıtılmadığı için yanı başımızdaki güzelliklerin değerini bile anlamakta zorlanıyoruz bazen.

05.05.2024 - 15:51

İstanbul, Türkiye'nin en büyük ve en önemli şehirlerinden biridir. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan İstanbul, Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan stratejik bir konuma sahiptir.

Coğrafi konumu itibariyle İstanbul, tarih boyunca önemli bir ticaret ve ulaşım merkezi olmuştur. Şehir, Karadeniz'in güneyinde, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı'nın kıyılarında kuruludur. İstanbul'un tarihi yarımadası ve çekirdeği, Haliç'in batısında, Marmara kıyıları boyunca uzanır.

İstanbul, dünyanın sayılı metropollerinden biridir ve nüfusu 15 milyonu aşmaktadır. Ekonomik, tarihi ve kültürel önemiyle ön plana çıkan İstanbul, hem Doğu'nun hem de Batı'nın izlerini taşır.

Bizans Dönemi
İstanbul, 330 yılında Roma İmparatoru Büyük Konstantin tarafından "Yeni Roma" olarak kurulmuş ve Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti olmuştur. 1453 yılına kadar Bizans İmparatorluğu'nun başkenti olarak kalmıştır.

Bizans döneminde İstanbul, Hristiyan dünyasının en önemli şehirlerinden biri haline gelmiştir. Şehir, Bizans mimarisinin en güzel örneklerini barındırmaktadır. Ayasofya, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı bu dönemin eserlerindendir.

Bizans kültür ve sanatı İstanbul'da zirve yapmıştır. Bizans ikonaları, mozaikleri, freskler bu dönemde ortaya çıkmıştır. Ayrıca Bizans edebiyatı ve müziği de İstanbul'da gelişmiştir.

Bizans dönemi boyunca İstanbul, Avrupa, Asya ve Akdeniz ticaret yolları üzerinde önemli bir liman kenti olmuştur. Şehirde Latince, Yunanca başta olmak üzere çok çeşitli diller konuşuluyordu. Nüfusu 500.000 civarındaydı.

Fetih
İstanbul'un fethi, Fatih Sultan Mehmet tarafından 1453 yılında gerçekleştirilmiştir. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethetmeyi küçük yaşlardan itibaren hedeflemiş ve bu uğurda büyük çabalar sarf etmiştir.

Osmanlı ordusu, 53 gün süren kuşatmanın ardından 6 Nisan 1453'te İstanbul surlarını aşmayı başarmıştır. Şehirde büyük çarpışmalar yaşanmış, Fatih Sultan Mehmet'in topçu birlikleri surlarda gedikler açmayı başarmıştır. 29 Mayıs 1453'te nihayet İstanbul fethedilmiştir.

İstanbul'un fethi, Fatih Sultan Mehmet'in askeri dehasının yanı sıra topçu birliklerinin etkin kullanımı sayesinde gerçekleşmiştir. Ayrıca Rumeli beylerinin ve Anadolu askerlerinin katkısı da fetihte belirleyici olmuştur. Böylece İstanbul yaklaşık 1000 yıllık Bizans hakimiyetinden çıkarak Osmanlı topraklarına katılmış oldu.

Osmanlı Dönemi
İstanbul, 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildikten sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti oldu. Bu dönemde İstanbul'da çok sayıda cami, medrese, kervansaray ve külliye gibi mimari eserler inşa edildi.

Osmanlı döneminde İstanbul kültürel açıdan da çok zenginleşti. Şehirde yaşayan Rum, Ermeni ve Yahudi azınlıkların yanı sıra Müslümanlar da şehrin kültürüne önemli katkılarda bulundular. Türk musikisi, edebiyatı ve mutfağı bu dönemde gelişti. Ayrıca İstanbul'da minyatür, hat sanatı, tezhip gibi geleneksel Türk sanatları da zirveye ulaştı.

Osmanlı döneminde İstanbul aynı zamanda ticaretin ve ekonominin de merkezi konumundaydı. Şehir, İpek Yolu gibi ticaret yolları üzerinde bulunması nedeniyle çok önemli bir liman kenti haline geldi. Bu dönemde İstanbul'da pek çok çarşı ve pazar kuruldu ve ticaret canlandı.

Mimari Yapılar
İstanbul'un tarihi yarımada bölgesi, benzersiz mimari yapılarıyla ünlüdür. Özellikle Ayasofya ve Sultanahmet Camii, bu bölgenin simgesi haline gelmiş iki yapıdır.

Ayasofya
Ayasofya, İstanbul'un sembolü olarak kabul edilen dünyanın 8. harikası olarak gösterilen yapıdır. İmparator Justinianus tarafından 6. yüzyılda inşa edilen bu yapı, uzun süre Doğu Roma İmparatorluğu'nun en önemli kiliselerinden biri olarak kullanılmıştır. 1453'te İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye çevrilmiş ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde de önemini korumuştur. Mimarisinde Bizans ve Osmanlı üsluplarının harmanlandığı Ayasofya, tarihi yarımada'nın olmazsa olmaz yapılarından biridir.

Sultanahmet Camii
Sultanahmet Camii, 17. yüzyılda Osmanlı padişahı I. Ahmet tarafından Mimar Sedefkar Mehmet Ağa'ya yaptırılmıştır. Cami, klasik Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Kubbeleri ve 6 minaresiyle İstanbul'un siluetinde çok belirgin bir yere sahiptir. Sultanahmet Camii, Fatih Camii ile birlikte İstanbul'un iki önemli simgesel camisidir. Tarihi yarımada'daki konumu ve etkileyici mimarisiyle mutlaka görülmesi gereken yapılardandır.

Kültür
İstanbul, zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Şehir, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin hepsi İstanbul'un kültürüne kendi damgasını vurmuştur.

İstanbul'un en belirgin kültürel özelliklerinden biri çok kültürlü yapısıdır. Şehirde Türk kültürü kadar, Rum, Ermeni, Yahudi gibi azınlık kültürleri de çok canlı bir şekilde yaşamaktadır. Bu kültürlerin hepsi, İstanbul'un eşsiz kimliğine katkıda bulunmaktadır.

İstanbul mutfağı da bu çok kültürlü yapının bir yansımasıdır. Osmanlı mutfağı, Anadolu mutfağı ve azınlık mutfaklarının harmanlanmasından oluşan İstanbul mutfağı son derece zengin bir mutfaktır.

Bunun yanı sıra İstanbul, sanatın ve edebiyatın da önemli merkezlerinden biridir. Özellikle klâsik Türk müziği, İstanbul'la özdeşleşmiş durumdadır. Aynı zamanda İstanbul'un tarihi yapıları ve doğal güzellikleri, pek çok sanatçıya ilham kaynağı olmuştur.

İstanbul kültürünün en canlı yaşadığı yerlerin başında tarihi semtler gelir. Bu semtlerde geleneksel Türk kültürü ile azınlık kültürleri iç içe geçmiş durumdadır. Tarihi yarımadayı gezerken, İstanbul'un zengin kültürel dokusunu yakından görmek mümkündür.

Sanat
İstanbul'un tarihi boyunca çeşitli sanat dalları gelişmiş ve şekillenmiştir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul bir sanat merkezi haline gelmiştir.

Minyatür sanatı İstanbul'da zirveye çıkmıştır. Saray nakkaşhanesinde yetişen ünlü minyatür ustaları sayesinde bu sanat incelik kazanmıştır. Figürler, manzara detayları ve kompozisyon açısından oldukça başarılı eserler ortaya çıkmıştır.

Tezhip sanatı da sarayda ve kitap sanatlarında gelişmiştir. Mushaflar, fermanlar gibi önemli eserler tezhip sanatıyla süslenmiştir.

Ebru sanatı kağıt süsleme sanatı olarak İstanbul'da ortaya çıkmış ve burada ustalaşmıştır.

Hat sanatı İstanbul'da en üst düzeyine erişmiştir. Özellikle hüsn-i hat ile celî sülüs ve celî ta'lîk yazı stillerinde başarılı eserler verilmiştir.

Müzik alanında İstanbul meşkhanesi ve fasıl müziği gelişmiştir. Klasik Türk müziği İstanbul'da şekillenmiştir.

İstanbul'da yetişen ünlü şair ve yazarlar edebiyata katkı sağlamıştır. Divan edebiyatı burada zirveye çıkmıştır.

Böylece İstanbul Osmanlı döneminde çeşitli sanat dallarında önemli bir merkez haline gelmiştir. Günümüzde de bu sanatlar yaşatılmaya çalışılmaktadır.

Ekonomi
İstanbul'un ekonomik önemi, tarih boyunca çok büyük olmuştur. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul, imparatorluğun ekonomik merkezi konumundaydı.

Günümüzde İstanbul, Türkiye'nin en büyük ve en önemli ekonomik merkezidir. İstanbul, ülkenin finans, ticaret, sanayi, turizm ve ulaşım sektörlerinde lider konumdadır. Şehirde pek çok uluslararası şirketin Türkiye ofisi bulunmaktadır. Ayrıca İstanbul, Türkiye'nin en büyük ihracat limanı konumundadır.

İstanbul aynı zamanda ülkenin en kalabalık ve en zengin şehridir. Şehirdeki kişi başına düşen gelir miktarı Türkiye ortalamasının oldukça üzerindedir. Bunun yanı sıra şehir, yüksek istihdam oranlarına sahiptir.

Son yıllarda İstanbul'un finans sektörü önemli ölçüde gelişmiştir. Şehirde pek çok yerli ve yabancı banka bulunmaktadır. İstanbul aynı zamanda Borsa İstanbul'un merkezidir.

İstanbul'un sahip olduğu lojistik avantajlar, nitelikli işgücü, gelişmiş altyapı ve pazar büyüklüğü, şehri yatırımcılar için oldukça cazip kılmaktadır. Gelecekte de İstanbul'un Türkiye ekonomisinin lokomotifi olmaya devam edeceği öngörülmektedir.

Turizm
İstanbul, eşsiz tarihi ve kültürel zenginliğiyle dünyanın önde gelen turizm merkezlerinden biridir. Kent, yılda on milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlamaktadır.

İstanbul’un turizmdeki en önemli çekim merkezleri, tarihi yarımadadaki Osmanlı ve Bizans döneminden kalma anıtsal yapılardır. Sultanahmet Camii, Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı, Kariye Müzesi bunlardan sadece birkaçıdır. Bu tarihi eserler, İstanbul’a gelen turistler için vazgeçilmezdir.

Kentte ayrıca çok sayıda müze ve ören yeri bulunmaktadır. Arkeoloji Müzesi, İstanbul Modern Sanat Müzesi, Pera Müzesi, Panorama 1453 Tarih Müzesi bunlardan bazılarıdır. Bu müzeler, İstanbul’un zengin tarihini ve kültürünü yansıtmaktadır.

İstanbul’un tarihi yarımada dışında da önemli turizm noktaları vardır. Özellikle Boğaziçi semtleri, güzel koyları ve manzarasıyla turistlerin ilgisini çekmektedir. Ayrıca kentin alışveriş olanakları ve gece hayatı da turizm açısından çekicidir.

Son yıllarda İstanbul’un turizm potansiyelini artırmak için birçok yeni otel ve alışveriş merkezi yapılmış, ulaşım altyapısı geliştirilmiştir. Kentin marka değerini artırmak ve turizmi 12 aya yaymak için de çeşitli organizasyonlar düzenlenmektedir. İstanbul, dünyanın en önemli turizm destinasyonlarından biri olma özelliğini korumaya devam etmektedir.

İstanbul, hem Doğu hem Batı kültürünün harmanlandığı eşsiz bir şehirdir. Konumu itibariyle Asya ve Avrupa kıtaları arasında bir köprü görevi görür. Tarihi İpek Yolu gibi önemli ticaret yollarının kavşağında yer alması, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu gibi büyük medeniyetlere ev sahipliği yapması İstanbul'u dünya tarihinde çok özel bir yere koymaktadır.

Günümüzde İstanbul, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla turistler için vazgeçilmez bir destinasyondur. Ayasofya, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, Kapalıçarşı gibi dünyaca ünlü tarihi yapıları barındırır. Aynı zamanda gastronomi, alışveriş, eğlence gibi modern yaşamın tüm olanaklarını sunan kozmopolit bir metropoldür.

İstanbul, Doğu ve Batı'nın buluştuğu, geçmişi ve günümüzü harmanlayan büyülü bir şehirdir. Eşsiz konumu ve tarihiyle dünya kenti olma özelliğini haklı bir gururla taşımaktadır.

22.07.2022 - 23:52
Ah canım İstanbul 😍
İlgili İçerikler

Ülkemizin en turistik kentlerinden biri olan Balıkesir, Ege ile Marmara’nın kesiştiği bölgede yer alması sayesinde doğanın cömert mirasından fazlasıyla nasibini...

Spil Dağı’nın eteklerine yayılmış olan Manisa, hem tarih hem de doğa tutkunları için ilgi çekici bir keşif durağı. Osmanlı döneminde...

Türkiye’nin en yüksek zirvesine ev sahipliği yapan Ağrı, görkemli doğası ve zengin tarihiyle Doğu Anadolu’nun en etkileyici şehirlerinden biri. İsmini,...

Türkiye’nin görülmesi gereken noktalarından olan Sivas’a gitmeyi planlayanlar için bir “Sivas gezilecek yerler listesi” hazırlayalım dedik. Kolları sıvadık, “burayı görmeden...

Doğu Anadolu Bölgesi’nin turistik açıdan en çok ilgi çeken şehirlerinden biri olan Erzurum, hem doğal güzellikleri hem de tarihi mirası...

Ülkemizin termal turizm başkentlerinden biri olan Afyonkarahisar, hem sağlık ve huzur hem de tarih  ve doğa dolu bir kaçamak arayanlar...

Masal diyarını andıran travertenleri, meşhur kaplıcaları ve tarih kokan antik kentleriyle Denizli, yeni yerler keşfetmeyi sevenler için adeta bir hazine...

Doğu Anadolu Bölgesi’nin en özel şehirlerinden bir tanesi olan Elazığ’ın eski çağlardaki adı Harput’tur. Yukarı Fırat havzasının doğal güzelliklerini bünyesinde...

Bir yanına görkemli Toros Dağları’nı, bir yanına da Seyhan Nehri’ni almış olan Adana, ülkemizin turistik açıdan en etkileyici kentlerinden biri....

Eski ismi olan Bozok olan Yozgat, Türkiye’nin küçük şehirlerinden bir tanesidir. Doğal güzelliklerinin yanı sıra, tarihçesi de son derece köklüdür....

Doğu Anadolu Bölgesi’nin en önemli şehirlerinden bir tanesi olan Erzincan, saklı güzellikleri ile keşfedilmeyi bekleyen ve ziyaret edilmeyi hak eden...

Doğu Anadolu Bölgesi, her şehri ile keşfedilmeyi hak eden birçok tarihi, kültürel ve doğal değere sahip bir coğrafyadır. Batının denizi...

Tarihi geçmişi antik çağlara kadar uzanan Aksaray, İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan küçük bir şehrimizdir. Büyük bölümü Konya havzasında ve...

Ülkemizin her bir köşesinde mutlaka görülmesi gereken gizli cevherler bulunuyor. Karabük’ün küçücük bir ilçesi olan Safranbolu da bunlardan bir tanesi....

Mevcut ekonomik koşullar nedeniyle ülkemizin girdiği darboğaz, birçok sektörde olduğu gibi, yayıncılığı da derinden sarstı. Kitap fiyatları her geçen gün...

Her anlamda metropol olmanın hakkını sonuna kadar veren İstanbul’da gezilecek yerler listesini tamamlamak için belki aylar yetmez. Hatta İstanbul’u baştan...

Ege Bölgesi’nin en sevilen tatil merkezlerinden biri olan Kuşadası, özellikle Aydın ve İzmir’de yaşayanlar için mükemmel bir kaçış noktası. Aydın’ın...

Kastamonu, Batı Karadeniz’in incisi. Doğası büyük oranda korunabilmiş ve hem yeşil hem de mavi sevenler için harika manzaralar sunan Kastamonu’da...

Ocakbaşı kültürüne onlarca yıldır sahip çıkan ve bu kültürü birbirinden ünlü mekanlarla sürdüren İstanbul’da dört dörtlük bir ocakbaşı mekanı mı...

Tıpkı meyhanelerin olduğu gibi, ocakbaşı mekanlarının da kendine has bir atmosferi ve adabı var. Tam kıvamında pişirilmiş terbiyeli etler, birbirinden...

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı olan Assos, ülkemizde bol bol kafa dinleyebileceğiniz ve tertemiz havayı içinize çekerek tatil yapabileceğiniz en cazip...

Trakya Bölgesi’nin turistik açıdan en çok ilgi gören noktalarından biri olan Edirne, hem tarihi değerleri hem de doğal güzellikleri açısından...

Roma İmparatoru Jül Sezar’ın “Geldim, gördüm, yendim” anlamına gelen meşhur “Veni, vidi, vici” sözünü sarfettiği, özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden...

Çorum, tarihi dokusu ve doğal güzellikleriyle herkes tarafından keşfedilmeyi bekleyen bir şehir. Anadolu'nun kalbinde yer alan bu kent, yakın geçmişte...

Batı Karadeniz Bölgesi’nin büyüleyici coğrafyasının içinde; hem İstanbul’a hem de Ankara’ya yalnızca birkaç saat uzaklıkta hem de deniz kıyısında bulunan...

Batı Karadeniz’in en ilgi çekici kentlerinden biri olan Zonguldak, aynı zamanda ülkemizin taş kömürü madenleri alanında en zengin şehri olma...

Her ne kadar İstanbul’un tarihi mirası ve iş hayatı büyük oranda Avrupa yakası sınırları içinde olsa da, Anadolu yakasının da...

Bolu, doğa tutkunları için gerçek bir yeryüzü cenneti. Başta Abant Gölü Tabiat Parkı ve Yedigöller Milli Parkı olmak üzere, il...

Keşfetmekle bitiremeyeceğiniz kadar çok sayıda tarihi değeri ve doğal güzelliği bir arada görmek için ziyaret edebileceğiniz en ideal şehirlerimizden biri...

Antalya öyle gelişmiş bir turizm merkezi ki, burada herkesin hayalindeki tatile uygun bir ortam bulması çok kolay. Keza lüks oteller,...

Birbirinden etkileyici doğa harikalarını yakından görmek ve bunu yaparken kalabalıklardan uzak kalmak istiyorsanız, Isparta ülkemizde ziyaret edebileceğiniz en ideal kentlerden...

Kars, turistik anlamda henüz hâlen hak ettiği ilgiyi görmeyen ve içinde birbirinden etkileyici nice zenginlik barındıran bir şehir. Öyle ki,...

İstanbul’un tarihi ve kültürel mozaiğini en güzel yansıtan semtlerden biri olan Balat, adeta zamanın durduğu bir yer. Daracık sokaklarında yürürken...

Kent merkezlerinde yaşamanın birçok farklı avantajı var ama insanın ruhu bazen sürekli beton ve kalabalık görmekten daralıyor. Sapanca da başta...

Lüks oteller cenneti Belek’e hoş geldiniz! Antalya’nın birçok farklı beldesinde birbirinden lüks ve seçkin otelle karşılaşmak mümkün ama özellikle Belek’te...

Marmara Bölgesi’nde kış turizmi dendiğinde akla gelen ilk destinasyonlardan biri olan Kartepe, doğal güzellikleriyle ünlü bir yerleşim merkezi. Tabiat parkları,...

İstanbul’un derya deniz tarihçesini keşfetmek, kentin ruhunu hissetmek ve olağanüstü zenginlikteki mirasına tanıklık etmek için rotanızı çevirebileceğiniz semtlerin başında Eminönü...

İstanbul’un kalbinin attığı yerlerden biri olan Taksim, hareketli atmosferi ve enerjisiyle her daim keşfe değer bir destinasyon. Kentin açık ara...

Bir zamanlar Muğla’nın bir ezelden beri turistik olan, bir de pek kimsenin bilmediği ve sakin sahil kasabası atmosferini koruyan yerleri...

Ege Bölgesi’nin gözde tatil merkezlerinden biri olan Didim; masmavi denizi, altın rengi kumsalları ve tarihi zenginlikleriyle dolu dolu geçecek bir...

Antik çağların izini sürebileceğiniz, Akdeniz’in eşsiz sahillerinin tadını çıkarabileceğiniz, adeta bir keşif cenneti: Side. Özellikle son yıllarda adını genellikle lüks...

Denizli’nin nüfus bakımından en büyük ilçesi olan Pamukkale, ülkemizin en önemli termal turizm merkezlerinden biri. Yerleşim tarihi antik çağlarda başlamış...

Bolu’nun Mudurnu ilçesi sınırları içinde bulunan Abant Gölü, kentin en ünlü doğal güzelliklerinin başında geliyor. Öyle ki, gölün çevresindeki bölge...

Antalya’nın Kemer ilçesi, Toros Dağları’nın ihtişamlı ormanları ile Akdeniz’in masmavi sularını buluşturan bir tatil cenneti. Renkli gece hayatı, farklı beklentilere...

Çanakkale’ye bağlı Gökçeada, ülkemizin yüzölçümü bakımından en büyük adası. Ege Denizi’nin masmavi sularında, binbir farklı doğal güzelliğe ve son derece...

Antalya’nın kent merkezine yaklaşık 150 kilometre uzaklıkta bulunan ilçesi Demre, aynı zamanda kentin doğal güzellikleri ve tarihi mirasıyla en ön...

İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı Şirince, ülkemizin en güzel dağ köylerinden biri. Tarihi dokusu ve estetiğiyle adeta tabloyu andıran sokakları, Rum...

İstanbul sınırlarından çıkmadan mavi bayraklı plajlara, bakir koylara, yemyeşil ormanlara ve doğayla iç içe konaklama işletmelerine ulaşmak istiyorsanız, doğru adres,...

İstanbul’un Adalar ilçesinin, yani Prens Adaları’nın en büyüğü olan Büyükada, metropol hayatının kalabalık ve stresli atmosferinden uzaklaşmak isteyenler için harika...

Üsküdar ilçesine bağlı Kuzguncuk, İstanbul’un en karakteristik ve turistik semtlerinden biri. Boğaz’a nazır tarihi sokakları, asırlardır varlığını koruyan ibadethaneleri, rengarenk...

Gönül rahatlığıyla “bir sanat şehri” olarak nitelendirebileceğimiz İstanbul, asırlardır yaratıcı ruhların buluşma noktası. Tarihi yapıları kadar sanat galerileriyle de dikkat...

Her köşesinden tarihi ve kültürel zenginlikler fışkıran İstanbul, müze gezmeyi sevenler için de adeta bir keşif cenneti. Her adımda geçmişin...

İstanbul, sadece tarihi ve kültürel zenginlikleriyle değil, aynı zamanda doğal güzellikleriyle de herkesi büyüleyen bir şehir. Bu sayede, şehir hayatının...

İstanbul’un tarih kokan sokaklarını keşfetmek istiyorsanız, her biri Beyoğlu ilçesine bağlı olan Karaköy, Galata ve Tophane semtleri ideal bir başlangıç...

Yaz tatili dendiğinde herkesin aklına gelen ilk üç yerden biridir, Çeşme. Geçmişte İzmirlilerin sıcaklar bastırdığında yazlıklarına kaçtığı sevimli bir sahil...

Doğa, tarih, gastronomi, kültür, gece hayatı, spor… Alanya’da hakikaten ne ararsanız var. Antalya’nın güzeller güzeli ilçesi, her türden tatil ve...

Kuzey Ege’nin incisi Ayvalık, doğa ve kamp tutkunları için dört dörtlük bir destinasyon seçeneği. Zengin tarihi mirası ve dillere destan...

İstanbul’un benzersiz ve sürprizlerle dolu bir şehir olduğu tartışılmaz ama kabul edelim, bu kentte yaşamak her zaman o kadar da...

Dalga sesleri eşliğinde güne başlayabileceğiniz ve geceleri yakamoz pırıltısını izleyerek tüm stresinden arınabileceğiniz bir kamp deneyimi yaşamak istiyorsanız, rotanızı deniz...

Ülkemizdeki kamp alanlarının ve kamping işletmelerinin büyük çoğunluğunda çadırınızı görkemli ağaçların gölgesine kurabiliyorsunuz. Ancak işi biraz daha öteye taşımak isteyen...

Tarihçesi Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya göçmesiyle başlayan hamam kültürü, günümüzde hâlen yaşatılıyor. Bu geleneksel kültürün izlerini en verimli şekilde sürebileceğimiz...

İstanbul’un her iki yakasında, kalabalık ve hızlı temposundan kaçmak isteyenlerin rahat bir nefes almasına olanak tanıyan, birbirinden büyüleyici yeşil alanlar...

İstanbul’da yaşayan ya da bir süreliğine vakit geçiren herkesin bol miktarda gürültüye, kalabalığa ve strese maruz kaldığı bir gerçek. Gündelik...

İstanbul’un her köşesinde ayrı güzellikler saklı ama Avrupa yakasının kentin kalbi, tarihi ve kültürel zenginliklerinin merkezi olduğunu söylemek pek de...

Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan İstanbul Boğazı, tarih boyunca medeniyetlerin ilgi odağı olmuş, hem doğal hem de tarihi güzelliklerle çevrelenmiş...

Dünyanın en büyüleyici, ilginç ve sıra dışı kentlerinden biri olan İstanbul, bildiğiniz üzere Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlıyor. Kentin...

Dünyanın en büyülü ve etkileyici kentlerinden biri olarak kabul edilen İstanbul, güzelliğini katbekat artıran tarihi dokusu ve silüetiyle mutlaka görülmesi...

İyi bir İtalyan restoranından tıka basa doymadan ve nefis bir ziyafet çekmeden ayrılmak neredeyse olanaksız. Taptaze ve el yapımı makarnalar,...

Avrupa ve Asya kıtalarını birbirinden ayıran İstanbul Boğazı, gerçekten de çok görkemli ve eşsiz bir manzara oluşturuyor. Bu sebeple, Boğaz’ın...

Kamp tutkunları buraya! Kışın kasvetli havası dağılmaya ve bahar kendini göstermeye başladığına göre çadırları ve ekipmanları dolaptan çıkarmanın vakti geliyor...

Üç tarafı denizlerle çevrili, dört mevsimi hakkını vererek yaşayan ve iki kıtayı birbirine bağlayan bir ülkenin tatil cenneti olmaması mümkün...

Büyük şehirlerde yaşamanın çok sayıda avantajı olduğu gibi, hayatımızı etkilediğinin bazen farkında bile olmadığımız dezavantajları da var. Özellikle söz konusu...

Her sene olduğu gibi bu sene de hevesle beklenen yarı yıl tatili geldi çattı. Her ne kadar Covid-19 pandemisi hâlâ...

Coğrafi konumu ve ev sahipliği yaptığı değerler bakımından yalnızca ülkemizin değil, dünyanın da en önemli şehirlerinden biri olarak görülen İstanbul;...

Dünyanın turizm açısından en popüler şehirlerinden birisi olan İstanbul için, aylarca gezseniz bile bitiremeyeceğiniz kadar kalabalık bir keşif listesi oluşturmanız...

Tatil yapmak istediğimizde ülkemizin her bir köşesinin ayrı bir cennet olduğunu görebiliyoruz. Doğudan batıya her bir bölgede mükemmel bir tabiat...

Tarihi dokunun her zaman ve her yerde hissedildiği bir kent olan İstanbul her dönemde hem içinde yaşayanları hem de ziyaretçilerini...

Bir şehri, ülkeyi, kültürü daha yakından tanımak ya da tarihsel bir yolculuğa çıkmak için yapabileceğiniz en doğru ve keyifli şeylerden...

Bir sonraki tatilinizde klasik otel konseptinin dışına çıkmak ve unutulmaz bir doğa kaçamağı yapmak mı istiyorsunuz? O halde sizi doğruca,...

İstanbul’un neredeyse her semtinin kendine has bir atmosferi ve yemek kültürü var.  Söz  konusu  Beşiktaş  olduğunda  da kahvaltıcıların ön plana...

Dünyanın birçok farklı noktasında, taşıdığı mimari üslupla ve büyüleyici görünümüyle herkesi kendine hayran bırakan sayısız farklı yapı var. Ancak bunların...

14 Şubat Sevgililer Günü yaklaşıyor! Bu günü kutlamadan geçmeyen çiftlerin sayısı da bir hayli çok, onu özel bir gün olarak...

İstanbul şarkılara, şiirlere ve romanlara konu olmuş, nice imparatorluklar devirmiş kadim bir şehir. Tarih bu şehri beslemiş, büyütmüş ve her...

İstanbul’un en iyi kahvaltı mekanlarını keşfe çıktığımız serimizde, bir sonraki adresimiz, Üsküdar! Beylerbeyi, Kuzguncuk ve Çengelköy gibi birbirinden özel semtlere...

Boğaz’ın en renkli ve cıvıl cıvıl semtlerinden biri olan Arnavutköy’de nefis bir kahvaltı keyfi çekmeye hazır mısınız? Belki sizin de...

İtalyan mutfağı, gerek bizim yemek kültürümüze olan benzerlikleri gerekse nefis lezzetleri sebebiyle ülkemizde son derece popüler. İtalyan mutfağı dendiğinde akla...

Dört dörtlük bir balık ziyafeti çekmek isteyenler için, İstanbul adeta bir cennet. Kentin birçok farklı ilçesinde ve semtinde, rüştünü çoktan...

İtalyan mutfağının en gözde lezzetlerinden biri olan pizza, aynı zamanda dünyanın en sevilen yemekleri arasında açık ara ilk sıralarda. Dünyanın...

İstanbul’un en iyi pizza restoranları rehberimizde bu kez de Avrupa yakası sınırları içinde kalan önerilerimizle karşınızdayız. İtalyan mutfağının en gözde...

İstanbul’un Beşiktaş ilçesine bağlı tarihi bir semt olan Ortaköy, kentin turistik açıdan en çok ilgi gören duraklarından biri. Kentin her...

Alkolsüz balık restoranları seçeneklerinin sayısının özellikle son yıllarda artışa geçtiğini söylemek mümkün. Özellikle konu İstanbul gibi büyük bir kent olduğunda,...

İki kıtayı birbirine bağlayan İstanbul Boğazı, kentin silüetinin en önemli parçalarından biri. İstanbul sakinleri belki her gün işe ya da...

İstanbul’un hareketli ve rengarenk atmosferinin kent sakinlerine sağladığı birçok avantaj var. Ancak  kentin tempolu koşuşturmacası, kalabalığı ve telaşı da bazen...

İstanbul’da yaşamanın avantajları olduğu kadar, dezavantajları da var. Şehrin kalabalığı, gürültüsü ve keşmekeşi bazen gerçekten çok bunaltıcı noktalara gelebiliyor. Hele...

Çok uzun süredir sevdiklerimize sarılabileceğimiz yılbaşı günlerinin gelmesini bekliyoruz. Tekrar ailemizle ve arkadaşlarımız ile birlikte upuzun ve keyifli masalarda oturmayı...

Mimariye meyliniz olmasa bile, bu yükselen yapıları sevebilirsiniz. En etkileyici modern harikalardan bazıları da bulutları delip geçen ve sonsuza kadar...

Türkiye gibi muhteşem bir ülkenin maalesef halen gezemediğim 3-5 şehri kaldı. Hangilerini gezemediğimi yazarsam pozitif ayrımcılık olur diye çekindiğimden, şehirleri...

İstanbul, günlerce gezsek bile tamamını keşfedemeyeceğimiz, içinde nice medeniyetlerin izlerini ve gizli kalmış hazinelerini barındıran kadim bir şehir. Tarih boyunca...

Bodrum, Türkiye'de özellikle yerli gezginler, seyahat severler için açık ara akla ilk gelen yerlerden birisi. "Halikarnas Balıkçısı" mahlası ile tanıdığımız...

Konya, Türkiye’de ve dünyada inanç turizminde en önemli destinasyonlardan biri ancak her şey bununla bitmiyor. Konya gezilecek yerler denilince aslında...

Benzer İçerikler

Coğrafi konumu ve ev sahipliği yaptığı değerler bakımından yalnızca ülkemizin değil, dünyanın da en önemli şehirlerinden biri olarak görülen İstanbul;...

Dünyanın en büyüleyici, ilginç ve sıra dışı kentlerinden biri olan İstanbul, bildiğiniz üzere Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlıyor. Kentin...

Her anlamda metropol olmanın hakkını sonuna kadar veren İstanbul’da gezilecek yerler listesini tamamlamak için belki aylar yetmez. Hatta İstanbul’u baştan...

Ege Bölgesi’nin doğal, kültürel, tarihi ve coğrafi güzellikleri açısından ne kadar büyüleyici bir atmosfere sahip olduğu konusunda hemfikir olmayan yoktur....

Günümüzde dünyanın hemen hemen her yerinde, hem şehir içerisinde hem de şehirlerarası ulaşımı sağlayan metro sistemleri 1800’lü yıllarından başından beri...